16 Aralık 2012 Pazar

ARILAR HAKKI



Arı nasıl bal yapar ?
Bal, arılar tarafından çiçeklerden , bitkilerden ve meyve tomurcuklarından alarak yuttukları nektarın , bal midesi denilen organlarında invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşur. Arılar bu çok faydalı besini kovanlarında daha önceden hazırladıkları altıgen şeklindeki petek hücrelerine yerleştirirler. Arılar topladıkları nektarı invertaz enzimi sayesinde bala çevrilirken , sakkarozu değişime uğratarak fruktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürürler. Bu aşamada fermantasyon yani mayalanma olmaması için balın fazla suyunu uçururlar. Altıgen peteklere doldurulan ve belirli bir süre fazla suyu uçurulan ve tam kıvamına getirilen bal arılar tarafından sırlanır. Sırlama , altıgen peteklerin üstünün çok ince bir bal mumu tabakasıyla kapatılması işlemidir. Böylece hem balın oluşumu tamamlanmış hem de dış etkilerden korunaklı bir şekilde paketlenmiş olmaktadır.

 

Bütün canlılarda olduğu gibi arılar da zaman içinde yaşadıkları coğrafi bölgenin şartlarına uyum göstererek değişik ırk özellikleri kazanmışlardır. Arı ırkları hırçınlık, çalışkanlık, hastalıklara dayanıklılık gibi değişik özellikler gösterirler.

Arı ırkları;

büyüklük, renk, dil uzunluğu, vücudun kıl örtüsü, balmumu bezlerinin şekil ve büyüklüğü, kanat damar yapısı ve kanat büyüklüğü gibi morfolojik özelliklerle birbirlerinden ayrılırlar. Bugüne kadar yapılan taksonomik çalışmalarda dünyada 24 arı ırkı kesin olarak tanımlanmıştır. Bunlardan ancak bazıları ekonomik öneme sahip olup ekolojik şartların elverdiği her yerde yetiştirilirler. Ekonomik değer taşıyan arı ırkları içinde İtalyan, Kafkas ve Karniyol ilk sıralarda yer alırlar. Üstün arı ırkından beklenen özellikler şunlardır:

- İnsana yakın ve uysal olması.

- Uçuş uzaklığının uzun olması.

- Daha fazla bal ve polen toplayacak fiziki özelliklere sahip olması.

- Kovanlarını temiz tutması ve hastalıklara karşı dayanıklı olması.

- Coğrafya ve iklim şartlarına dayanıklı olması.

- Hortum uzunluklarının fazla olması.

- Ana arıların yumurtlama yeteneklerinin yüksek olması.

- Oğul eğilimlerinin düşük olması.Dünya üzerindeki belli başlı arı ırkları ise şöyle sıralanabilir:

1) İtalyan Arısı: (Apis mellifera ligustica) Eskiden beri üstün özelliklerini koruyan üstün bir arı ırkıdır. Asıl yurdu Kuzey İtalya'dır. İtalyan arıları çok çalışkan ve uysaldırlar. Ana arı bol yumurtlama yeteneğine sahiptir.


 

Çoğalma kabiliyetleri fazladır. Yavru büyütme yeteneği fazla olup erken ilkbaharda kuvvetli koloni oluştururlar. Bol nektar toplayarak çok bal yaparlar. Oğul verme eğilimleri zayıftır. Arı ırkları arasında en güzel petek İtalyan arası tarafından örülür. Tatlı sarı renkli ve güzel görünüşlüdür. Tek olumsuz özellikleri aşırı derecede yağmacı oluşlarıdır. 2) Kafkas Arısı: (Apis mellifera caucasica) Çok uysal,çalışkan ve şiddetli soğuğa dirençli olma gibi üstün ırk özellikleri vardır. Hortumları diğer arı cinslerinden uzundur. Sık sık oğul verme eğilimine girmemeleri bu ırkın üstün nitelikleri arasındadır. Yavru verimleri yüksektir ve kuvvetli aileler meydana getirirler. En kuvvetli oldukları devre yaz ortasıdır.


 

Çok uslu olmalarına rağmen, dışardan gelen yağmacı arı ya da diğer zararlılara karşı kovanlarını oldukça iyi korurlar. Kitin rengi koyudur genelde gri kurşuni renktedirler. Tek kusurları kovana aşırı miktarda propolis getirerek sağa sola bulaştırmalarıdır.

3) Karniyol Arıları: (Apis mellifera carnica), ince yapılı ve uzun dillidir. Kısa ve sık bir kıl örtüsüne sahiptirler. Gri arılar da denilen Karniyol arısının kitini çok koyu renktedir ve genellikle 2. ve 3. halkalar üzerinde kahverengi noktalar, bazen de kahverengi çizgiler vardır. En sakin ve uysal arı ırkıdır. Yavru üretme kabiliyetleri çok iyidir. Küçük aileler halinde kışladıklarından yiyecek tüketimleri azdır. Polen miktarı yeterli olduğu sürece yavru büyütme uzun süre devam eder. Sonbaharda ailenin nüfusu süratle azalır.  Çok sert iklim şartlarında bile kışlama yetenekleri iyidir. Oğul verme eğilimleri yüksektir. Yön tayin etme ve kovanlarını bulma duyguları kuvvetlidir. Yağmacılığa karşı meyilli değildirler. Çok az propolis kullanırlar ve bu yüzden yavru hastalıklarına karşı çok hassastırlar. Çevre şartları değişikliklerine uyma kabiliyetleri yüksektir.

5) Anadolu Arısı: (Apis mellifera anatoliaca) Anadolunun büyük bir k ısmında yayılış gösteren Anadolu arısı İngiltere ve ABD'ne götürülerek bu ülkelerdeki ıslah çalışmalarında kullanılmıştır. En büyük özellikleri Anadolu coğrafyası ve iklimine çok iyi uyum sağlamış olmalarıdır. Çalışkan, kış şartlarına ve hastalıklara dayanıklı olma gibi avantajları vardır. Anadolu arısının en üstün vasıflarından birisi de çok zor şartlarda bile bal toplayarak hayatını devam ettirebilmesidir. Genelde esmer ve küçük yapılı arılardır.


 

-BAL

Sağlık ve beslenme düzenimizin şifalı cevheri BAL, arıların ilk akla gelen ürünüdür. Binlerce çiçeğin kucağında toplandığı şekerli özleri,kursağındaki salgılarla karıştırarak bal haline getiren arı onu yine kendi bünyesinden salgılayarak yaptığı petek gözlerine doldurur.Petek gözlerinin esası,balmumum dediğimiz cevherdir.Arı ;kovandaki bal ve polen dediğimiz çiçek tozlarını yiyerek , bu mumu vücudundan terleyerek çıkarır; sonrada karın halkalarındaki küçük mum pulcuklarını ağzına alarak ,bir mühendis gibi petek gözlerini inşa eder.

Çerçeveli modern kovanlardaki bir arı ailesi bir yılda verdiği bal miktarı senelerin ve kovanların ortalaması olarak 20-30 kilodur. Gezginci arıcılık yapanların ortalaması 35-40 kilodan aşağı düşmez.İyi derecede Teknik Arıcılık bilgisine sahip olanlar ise 1 kovandan 50-60 kilo ve hatta bazı müsait geçen yıllarda 80-100 kilo bal alınabilmektedir.
Tahta –Sepet—oyma kütük (Kavran) veya topraktan yapılmış gibi kovanlardan alınan bal ise 5-l5 kilodur.


2-POLEN


Çiçeklerin ortasında bulunan erkek üreme hücrelerine polen denir.Ancak mikroskop altında görülebilen bu hücreler 10 yıl dayanabilecek kadar canlıdırlar ve o bitkinin tüm genetik özelliklerini taşır ve döllenmeyi sağlayarak nesillerinin devamını temin ederler.
Arılar yavru halinde iken beslemek üzere gözlere konulan süt,aslında bal ve çiçek tozu karıştırılarak hazırlanır.İlkbaharda görürsünüz;araka bacaklarındaki sepetçiklerinde toplu iğne başı kadar polen bulunan arılar kovanlara girer.Polen yavruların baş gıdasıdır.Bizim yiyeceklerimizde etin yerini tutar Polen.Ama son yıllarda insanoğlu,arının getirdiği bu Polene de el attı.Çünkü bilhassa bazı bağırsak hastalıklarında ,yaşlıların prostatında ,beslenme bozukluklarında ,polenin şifalı olduğu anlaşıldı.
Zira;polende proteinler karbonhidratlar,mineral maddeler,organik ve serbest amine asitler, nukleid asit, anzim ,vitamin karotenaidler , flavinoidler ve gelişme regülatörleri yüksek oranda vardır.İnsan diyet ve beslenmelerinde de çok kullanırlar,kıymetli bir arı ürünüdür.
Böyle olunca arıcılar ,kovanların giriş deliği önüne ve dip tahtasına elekli tuzaklar koydular.Arı bu tuzaktan geçerken arka bacaklarındaki çiçek tozu yumağı takılarak düşüyor.Böylece bir kovandan 15-20 kilo çiçek tozu almak mümkün olabiliyor.Aslında bir kovanın bir mevsimde getirdiği çiçek tozu 50-60 kiloyu bulur.
Tıbbi besin değeri başka hiçbir madde ile kıyaslayamayacak kadar güçlüdür.Örneğin;Saf arı sütünden 7 misli ve baldan da ise tam 60 misli güçlüdür.


3-ARI SÜTÜ


Anasız bırakılan kovanlarda ,ailenin neslinin devamı iç güdüsüyle ,ana beşiğine,genç arıların gırtlak bezlerinin salgısı olarak ,kurtçukların beslenmesi için depo ettiği muhallebi renk ve kıvamındaki bu harika besin de ana memelerinden tahta bir kaşıkla derlenir.Oğul verme hazırlığındaki kovanlarda da çok bulunur.Üretiminde başvurulan metotlar ve arıcının yeteneğine göre bir kovandan 20-400 gram alınabilir.
Arı Sütü dediğimiz yavru gıdası 5-l5 günlük henüz kovan dışı hizmetlerine başlamamış genç işçi arılar tarafından arı yavrularının beslenmesi için salgılanır. Salgı işçi arıların başlarında bulunan sağlı sollu kangal şeklinde,çok sayıda küçük tüplerden meydana gelen gıda bezleri tarafından meydana getirilir.Yoğunlaşmış süt görünüşünde bir sıvıdır.Larvalar ilk üç gün ,ana arılar ise bütün hayatları boyunca bu gıda ile beslenirler.Arı sütü sadece ana arı memelerinden üretilir.
Arı sütü çok karışık yapıya sahiptir.Bol miktarda doku yapı maddesi olan protein ile enerji istihsal kaynağı olan karbonhidratlar ve yağlardan ve bol miktarda vitaminler su ve henüz tespit edilmemiş olan diğer bazı maddelerden meydana gelir.Arı sütünün bileşimi sadece ana arı memelerinden alınanlarda değişmeden sabit kalır.
Arı sütü tıbba ve insan diyetlerinde kullanılan çok kıymetli bir maddedir.İstihsal edilen arı sütü gerek yurdumuzda ve gerekse diğer ülkelerde çok fazla fiyatla satılan ve aranan bir maddedir.


4- BAL MUMU


Arıların diğer çok önemli ürünü ise BALMUMU'DUR. Sanayiinin pek çok kollarında aranan balmumunun en önemli kullanma yeri modern arıcılıkta Suni Petek yapımıdır.Arıcılıkta altın gibi değerlidir.Kovanlardan elde edilen balın %1' i kadar üretim yapılır.Bir Dadan yada Langstrot kovan çerçevesinin iyice temizlenmesinden 100-150 gram elde edilebilir. İlkel kovanlarda balsız peteklerden daha çok elde edilebilir.Bir kilosu yaklaşık 1-2 kilo yayla balı değerindedir. Balmumu kıymetli bir endüstri ham maddesi olarak bütün borsalarda muamele görmektedir.Kozmetik sanayiinde , dişçilikte,ayakkabı yapıştırıcı maddelerinde, maden ve makine sanayiinde ,kağıtçılıkta, çivi çakımı, temizlik maddelerinde ve kalıpçılıkta değerli bir sanayii maddesi olarak kullanılmaktadır.


5-PROPOLİS


Propolis , reçineli ,acıca , keskin kokulu kahverengi ve sarımsı bir maddedir.Arılar ağaçların taze sürgünlerinden toplarlar ve arka bacaklarındaki sepetçiklere polen gibi depo ederek kovanlarına getirirler . Balmumu ile karıştırılan propolis kuruyunca çok sertleşen bir hamur haline gelir İşçi arılar bu hamuru nemden,soğuktan korumak için kovanlarında bir çeşit çimento olarak ta kullanılırlar.Bilhassa sümüklü böcek ,fare ve kanatlılardan yabancı böcek ,kovana arıların faal halde bulundukları. 10 derecenin üstünde girdiği zamanlarda bu davetsiz misafirleri öldürerek , taşımayacakları kadar ağır olanları propolisle sıvarlar .Yani mumyalarlar.Böylece enfeksiyon ve hastalıklara sebep olabilecek olan ceset ,ancak mumyalama maddesi olan propolisin antibakteriyel ve antifungal özellikleriyle çürümekten korunur. Propolis arılar üzerinde psikolojik tesir göstermekte ve arıların kovan içindeki hareketlerini kontrol etmektedir.
Arılar arılığa yakın yerlerde bulunan taze yumuşak boya ,macun ve hatta asfalt yollardan da aynı maksat için katranlı yapıştırıcı kapatıcı maddeler toplarlar.Şüphesiz asfalt yol ve meskun yerlerden uzak ,orman ve bahçe içlerindeki arıların toplayacağı propolis yalnız ağaçlardan olacağından daha temiz ve maksada daha elverişlidir.Normal ısıda katı olan propolis ,fazla ısıda yumuşak ve yapışkan olur. Propolissin toplama ve taşıma işlemi arı için çok yorucu olduğundan ,boşaltma işlemini başka arılar yapar ve ertesi günü bu arı dinlenerek geçirir. Propoliste mumlar ,reçineler,bal semalar,aroma tik ve etersi yağlar ile polen ve diğer organik maddeler de vardır . Kavak ağacı tomurcuklarından toplanan propolisin en yüksek aktif antibiyotik ihtiva ettiği belirtilmekte ve fungisit özelliğe sahip olduğu ilave edilmektedir.


6-ARI ZEHRİ


Arı zehri de çok şifalı bir üründür.Bazı romatizma hastalıklarda ve bilhassa “ Artritis ” denilen mafsal romatizmalarına çok iyi gelmektedir.Almanya,Amerika,Kanada'da bazı arı çiftlikleri yalnız arı zehri elde etmek için kurulmuştur.Tansiyon ,nevralji ,astım, ve siyatik gibi bazı hastalıklara da çok iyi geldiği anlaşılan ve yurt dışında tıpta geniş miktarda kullanılan arı zehrinin Türkiye'de maalesef Profesyonelce ne üretimi nede tüketimi vardır.Almanya da Forapin , Avusturya da imini Bulgaristan da Nev opalin , Rusya da Apitriv ve Fransa da Apikon isimli arı zehri romatizma ilacı olarak kullanıldığı belirtiliyor.


7- OĞUL ARISI


Bir arı ailesi 1-2 ve hatta iyi bir bakım ve besleme ile 5-6 kadar oğul verebilir.müsait giden yıllarda çıkan oğullar da tekrar o sene Torun Oğul verebilir.Fenni arıcılıkta kuvvetli kovanlardan istendiği taktirde suni oğullar almakta mümkündür.
Arcı ihtiyacından fazla olarak elde ettiği oğulları satarak gelir sağlayabilir.Oğul bahsinde belirtileceği gibi işletmelerini yalnız oğul arıcılığı için kurarak yurdun her tarafına oğul arısı satışları da yapılabilecek. Kendisine ve insanlığa büyük hizmette bulunabilir.”Dostuna verecek arın ,komşuna verecek balın olsun” ata sözü ,boşuna söylenmiş değildir.


8-ANA ARI ÜRETİMİ


Yurdumuzda ana arı satışları başlamıştır.Bu konuya eğilen özel ve resmi kuruluşlar yalnız kazanmakla kalmayacaklar,iyi cins analarla yurt arıcılığının kalkınmasına da yardımcı olacaklardır.Damızlık iyi vasıflı Kafkas ve Kuzey Anadolu ırkı ana arılar yaklaşık 1-2 kg. yayla balı değeri ile satılmaktadır.Ana Arı temini ve geniş bilgi almak için Telefon: 0212.466 54 55 arayabilirsiniz.


9- ARILI FENNİ KOVAN SATIŞLARI
Yurdumuzda arılı fenni kovan talepleri her yıl artmaktadır.Standart 5 çerçeveli kovanlarla Trakya,Anadolu,Güney Anadolu'da her yıl biraz daha yükselen fiyatlar ve modernleşen usullerle satılabilmektedir.Hazır ana arı ,oğul alarak fenni kovanlara yerleştirmek suretiyle bu satışlar yapılacağı gibi , yapay bölme oğullar almak suretiyle çiftleşmiş analı kovanlar satışından daha iyi gelir sağlamak mümkündür.Geniş bilgi almak için Telefon:0212.466 54 55 arayabilirsiniz.


10- ARILARI BİTKİLERİN DÖLLENMESİ İÇİN KİRAYA VERMEK
Amerika ve Avrupa da yapılan denemeler,arıların bitkilerin döllenmesini temin etmek suretiyle ziraat da sağladığı faydanın ,bize verdiği bal ve balmumu mahsulünden 7 misli daha değerli olduğunu göstermiştir.
Arılar nektar ve polen toplamak için çiçekten çiçeğe kondukça ,bacaklarına depo ettikleri ve gövdelerine yapışan çiçek tozlarını diğer çiçeklere aşılamak sureti ile ,gerek ağaçların ,gerek sebzelerin ,gerekse diğer bir çok bitkilerin döllenmesine,dolayısıyla da meyve tutmasına sebep olurlar.Bir arının kursağını bir defa nektar doldurmak için ortalama 1500 çiçeğe konduğu ve bir yüksük dolusu bal yapmak için de arının 600 defa kursağını doldurup boşatması ,yani 90.000 çiçeğe konması gerektiğinin hesaplandığı nazara alınırsa ,arıların bitki döllenmesindeki rolü daha iyi anlaşılmış olur.
Arıların çiçekleri ilhakı bakımından ,diğer yabani yaşayan böceklere nazaran en büyük özellikleri ,bunların daimi surette aynı çiçekleri ziyaret etmelerinden ileri gelmektedir.Çünkü arılar sabahtan hangi çiçekten nektar veya polen toplamaya başlarsa o gün akşama kadar daima surette o çeşit çiçekler üzerinde dolaşırlar.
İlim adamlarından Zander'in yapmış olduğu tecrübelere göre,ağaçları ziyaret eden böceklerin %75 ‘i bal arıları dır. ,ve elde edilen neticelere göre de balın kıymeti (1) ise,arıların meyve ağaçlarının çiçeklerini döllenmeleri suretiyle meydana getirdikleri fayda (10) dur. Meyve bahçelerinde arıların ilhakı sağlamak suretiyle temin etmiş oldukları kazancın,bal üretmekten 10 defa daha fazla olması apaçık göstermektedir ki ; meyve bahçelerine arı konulması daima meyvecinin karınadır ve buna meyvecilikte şiddetle ihtiyaç vardır.


 

 

BAL ARILARININ YAŞAMINDAKİ ÖZELLİKLER


 


 

Arılar toplu halde yaşarlar.Toplumundan ayrı kalmış arılar ,yaşamını sürdüremeyerek ölürler.Toplumu teşkil eden fertler arasında son derecede düzenli bir iş bölümü vardır.Yuvalarına çok bağlıdırlar.Şiddetli fırtına ,dolu,yağmur,yangın, vs. nedenlerle

uçuş yeteneğini kaybetmeyen arılar,akşamleyin mutlaka barınaklarına dönerler.

Arılar ,sağlam ve sıhhatli kaldıkları ve çalışarak toplumuna hizmet ettikleri sürece kovanlarında kalabilirler.Gerek çalışarak yıpranma,gerek yaşlanma ,gerek hastalık nedeni ile çalışma yeteneğini kaybetmiş olan arılarla;zayıf cılız veya sakat olarak doğmuş olup,toplumuna hizmet edemeyeceği anlaşılan arılar ,acımasızca kovandan atılarak ölüme terk edilirler.Arı toplumunda asla kayırma ,iltimas ve müsamaha yoktur.Kovanın en kıymetli varlığı Ana arı dahi çalışma kabiliyetini ,yaşlılık ,sakatlık ,hastalık vs. gibi nedenlerle kaybederek yumurtlamayı azaltsa ve görevini yapmaz durumuna düşse ,hemen onuda öldürüp dışarıya atmakta en ufak bir tereddüt göstermezler.Ne var ki ,Ana arıyı öldürüp atmadan önce onun yerini alacak genç,sağlam,cevval ve dinamik bir ana arıyı yetiştirmeden ,yani toplumun bekasını garantiye almadan onu saf dışı etmezler.Arıların son derece hassas bir koku alma duyguları ve bir çalı arasındaki balı bir çiçeği,çok uzaklardan fark edebilmeyi elverişli keskin gözleri vardır.Nazik ve zarif yapısına oranla her kül gibi kuvvetli ,henüz tam anlamı ile öğrenilemeyen çok kuvvetli hissi ve kendi arzusuna göre açılarak,uzayarak ve katlanarak bal özüne emmesine ,sorup çekmesine elverişli doğa harikası olan dilleri vardır.Yaşamlarını sağlayan bu kabiliyetleriyle düzenli ve huzurlu bir hayat sürdüren topluluk,bir aile ve medeni millet gibi,birbirini tanıyan,birbirine yardım eden ,yol gösteren ve her konuda iyice anlaşmış ve kaynaşmış bir topluluktur.


ARI AİLESİ

Yukarıda belirtilen özellikleri ile bir arada topluca yaşayan ve aralarında pek sıkı ve sağlam iş bölümü bulunan arı topluluğuna ARI AİLESİ veya ARI KOLONİSİ denir.
Bir arı ailesi;mevsimine,havaların gidişine,bal özü ve çiçek tozu kaynaklarının mevcudiyetine göre sayısı değişmek üzere 10-100 bin adettir.
Arı aileleri bir kovan içinde toplu halde yaşarlar.Her cins arının kendine has bir görevi vardır.Bu görev sırası geldikçe ilgili arı tarafından hiçbir ikaza lüzum hissedilmeden yapılır.Arı aileleri ,kovanlar içindeki arı sayısına göre değerlendirilirler Kovanın değerini ,içindeki işçi sayısına göre alır.
İlkbahar sonu yaz başında
a-60-150 binden fazla işçi arısı olan kovanlar çok kuvvetli.
b-40-60 arısı olan kovanlar kuvvetli
c-20-40 arısı olan kovanlar orta
d-20 az işçi arısı olan kovanlarda zayıf kovanlar denir.
Her arı ailesinin kendine özgü bir kokusu vardır.Dışarı çıkan her arı ,kendi kovanına döner.Diğer bir kovana girmek isteyen arıyı kapıdaki muhafızlar kokusundan yabancı olduğunu anlayarak içeri almazlar.Mücadele eder ve kaçıramazlarsa ,onu öldürürler.Bazı durumlarda ve çok ender olarak kursağında bal özü ve polen ile gelen yabancı arıyı dilerlerse kabul edebilirler.Arı ailesini teşkil eden bireylerin hepsi aynı. Yaratılış ve evsafta değillerdir.
İşte modern arıcılıkta başarılı olabilmek için,arı ailesini oluşturan bireyleri tanımak,aile içindeki özellik ve görevlerini öğrenmek şarttır.Arılı bir kovanda görülen düzensizlikleri anlayabilerek,bunları süratle ve kolaylıkla bertaraf edebilmek,ancak ve ancak bu bireylerin vasıflarını ve yaşayışlarını iyice öğrenmekle mümkündür.


ARI AİLESİNİ TEŞKİL EDEN BİREYLER

Bir arı ailesinde 3 çeşit arı vardır.

1- Ana arı
2- İşçi arılar
3- Erkek arılar


1-ANA ARI

Bir kovanda yalnız bir tane bulunur.Diğer arılara nazaran boyu daha uzun ,rengi daha parlak zarif ve endamlıdır.Kovandaki bütün arılar bunun petek gözlerine bıraktığı yumurtalardan meydana gelir.Ömrü 5 senedir.Üç yaşına kadar daha çok yumurta yapar ve aileyi daha kuvvetli ve sağlıklı bulundurur.Arılar ana arı öldüğü,yahut da arı ailesi oğul vereceği zaman, ya da ana arı yaşlandığı,sakatlandığı zamanlarda ,petek gözlerindeki genç işçi arı kurtçuklarını ,kursaklarında hazırladıkları arı sütünü 5 gün devamlı verirler ve ana yapacak,yetiştirecekleri petek hücresini genişletip uzatarak ana memesi şekline dönüştürürler.İşte bu ana memesinden 15'inci günde ana arı çıkar doğar ki ;3 günü petek hücresinde yumurta halindedir. 5 gün sütle beslendiğinde yine özel hücresinde kurtçuk halinde,kalan 7 günde ağzı kapatılmış hücrede kanatlı bir böceğe dönüşüm devresindedir.Böylece doğup hayata gözlerini açan ana arı kovandaki diğer arıların içine karışarak,kendisi gibi doğacak yeni bir ana arı memesi var mı diye araştırma yapar.Var ise kendisine rakip olacak bu gibi ana arı adaylarını daha memeden çıkmadan bile öldürmeye çalışır.Ailenin durumuna ve geleceğine göre kovanda her işi yüklenin işçi arıları ,ananın ,bu hareketini bazen duruma göre firenler veya ona yardımcı olur.3-5 gün ,bazen havalar müsaade etmez ise bir hafta on gün sonra ana arı kovan yerini belleme,sonradanda çiftleşme uçuşuna çıkar.Erkek arılardan biri veya bir kaçı ile dışarıda gök yüzünde çiftleşirler.Bu sihirli zifaf uçuşundan sonra kovana döner.4-4 gün sonrada yumurtlamaya başlar .Ve ömrü yumurtlamakla geçer.Ana arının inesi vardır.Fakat insanı sokmaz .İğnesini kendi rakibi olan ana arıları öldürmekte kullanırlar.


2-İŞÇİ ARILAR
Kovanda en küçük ve en kalabalık olan arılardır.Bir kovanda 5-80 bin adet arı bulunur.Ana arının petekteki küçük gözlere bıraktığı yumurtalardan tavuk civcivi gibi 21 günde çıkar.Kovandaki tüm işleri gören ve bal yapan bu arılardır.Petek gözünden çıkarak doğan işçi arılar ,,sırasıyla şu işleri yaparlar.
İlk işleri kendilerinden sonra çıkacak yavrulara kuluçkalık yapmaktır.Daha sonra yeni çıkan yavruları beslerler.Sonra ana arıyı besler yumurtlamasını sağlarlar.Ananın yumurta koyacağı petek gözlerini temizler,cilalar.Mum salgılayıp petek yaparlar.Daha sonraları da kovanın havalandırılması,uçma deliği arkasında savunmada görev alırlar.Bütün bu işler işçi arının kovan içi görevleridir. Ve 15-20 gün sürer.Bu 15-20 günlük iç işler süresinden sonra kovan yerini belleme uçuşlarına daha sonrada su,çiçek tozu ve bal özü taşırlar.Bunlarda işçi arının dış işleridir ki bunun süresi de 20-35 gündür.
Böylece işçi arının bahar,yaz aylarındaki ömrü 50-60 günü geçmez .İşçi arıların bu kadar kısa ömürlü olmalarının nedeni mütemadiyen çalışmalarıdır.Kış aylarına girince dışarı da çalışmayıp kovanda uyuşuk halde kaldıklarından bahara kadar 3-5 ay yaşayabilirler.İşçi arıların iğnesi vardır.ve insanı insafsızca sokan bunlardır.


3-ERKEK ARILAR
Bunlar bir kovanda 50-300 tane bulunur.İlkbahar ve yazda ana arının petekteki iri gözlere bıraktığı yumurtalardan 24 gün de çıkarlar.İşçi arılardan daha iri ve daha koyu renktedirler.Uçuşları gürültülüdür.Kovan içinde hiçbir görevleri yoktur.Uçar,dolaşır,döner,kovanda işçi arıların bin bir emekle yaptığı balı yerler.İşçilerin çalışmasını,kovana giriş çıkışlarını da güçleştirirler.Tek görevleri içlerinden birkaç adedinin,çiftleşmek üzere havaya çıkan bakire ana arıya kocalık yapmasıdır.Bu görevi yerine getirince de fazla yorgunluktan hemen ölürler.Çevrede bal özü kaynaklarının azaldığı yaz ayların da işçi arılar bunların kovandan dışarı atarlar.Yaz sonlarında kovanların önünde görülen arı ölüleri bunlardır.Böylece ömürleri birkaç ayı geçmez .Halk arasında bunlara su taşıyıcı anlamına gelen saka arı deseler de ,doğru değildir.Yaradılışları su taşımaya müsait değildir.Erkek arıların iğnesi yoktur.Sinek gibi yakalanabilirler.


ARILARIN ÇOĞALMASI
Şubat ayından itibaren ana arı kovanda petek gözlerine birer birer yumurtlamaya başlar.Bu yumurtalar . Bu yumurtalar üç gün sonra çatlar,kurtçuklar çıkar,bu kurtçukları işçi arılar 5-6 gün beslerler.Besleme bitince yavruların üzerini kahve renkte bir sırla kapatırlar.Bu kapalı yavru gözlerinden l2-14 günde arılar çıkar.
Arılar baharın dışarı çıkıp bolca bal özü ve çiçek tozu derledikçe ana arıyı daha çok beslerler. Ana arı da kovanın kuvvetine göre bir günde bir gündü 300-3000 yumurta bırakır.Böylece büyük bal toplama aylarına kadar kovandaki arı sayısı 40-50 bini bulur.


DEVRELER ANA ARI İÇİ ARI ERKEK ARI
GÜN GÜN GÜN
Yumurta halinde 3 3 3
Kurtçuk Halinde 5 5 6
Sırlanmış Halde 7 12 14
Petekten çıkış 15.gün 21.gün 24.gün


BAL ARISININ DIŞ YAPISI
Arılar hayvanlar aleminin en zengin olan böcekler sınıfının zar kanatlılar takımındandır.Zar kanatlıların özelliği,içinde enine ve boyuna damarcıklar bulunan ve sayısı 2 çift yani 4 adet,zar gibi ince saydam kanatlılardır.Karınca ve eşek arıları da bu olup hepside sosyal düzene sahiptirler.Arıların bütün vücudu kalınca bir katmanla örtülü olup her tarafı sık tüylerle kaplıdır.Bir arının dış yapısı incelendiği zaman Baş,Göğüs ve karın gibi üç bölümden meydana geldiği görülür.
1-Baş
Arının başında antenleri,gözleri ve ağzı vardır.
a-ANTENLER
1.Çift 2 tane olup başın tam ortasındadır.Eklemlidirler.Bu eklemler işçi arılarda ve ana da l2.,erkek arıda l3 .boğumludur.Bunlar arının duymak.koklamak.ve uzaklığı tahmin etmesinde kullanıldığı hassas tüylerle örtülüdür.Bu tüylerin arasına dağılmış,çok önce zarlarla örtülü delikçikler sayesinde,gece karanlığında bile petekleri örüp onlara en üstün geometrik biçimi verebilirler.
b-GÖZLER
Başın üst kısmında üç tane nokta göz vardır.Bunlar arının yakından görmesini sağlar.Birde başın iki yanında petek gözü adı verilen ,altıgenlerden meydana gelmiş,işçi arılarda 5000,erkek arılarda ise 7000 adet olan gözler vardır.Bu gözlerle arı çok uzaklardaki cisimleri 60 defa büyütülmüş olarak görürler.
c-ARININ AĞIZ YAPISI
Ağzının en ilginç parçası ,yaklaşık 80 boğumdan meydana gelmiş dillerdir.Ortasında
çok küçük tüylerle kaplı derince bir kanal olup arılar besin maddelerini bu kanal yolu ile emer.Asıl ve yardımcı çeneler,bal peteğini meydana getirdiği balmumunu ezip yoğurmak,çiçeklerin ercik başlıklarını açmak,kovanı temizlemek ve düşmanının zararsız hale getirmek için kullanılır.Çenesi eşek arısındaki gibi tırtıllı olmayıp düz olduğundan üzüm ve meyvelerin kabuklarını zedeleyemez .Tarıma zarar vermez.Eşek arılarının açıp deldiği yerlerden gerekirse tatlı sıvıyı emer.Ağızda ayrıca bezler olup bunların salgısı ile arı kurtçuklarını ve anıyı besleyen arı sütünü yapar.Nektarı bala dönüştürür.
2-Arının Göğsü
Ön,orta ve göğüs olarak üç parçadan teşekkül eder.Her parçada bir çift ayak olup 6.ayaklıdır.Öndeki bacaklarını ,dilini ve antenlerini temizlemek,orta bacaklarını ,yere dayamak ve arka bacaklarını ise,çiçek tozu ve propolis depolamakta kullanır.Arının 4 kanadı da göğüs bölümünde yer almıştır.Kanatları çok güçlü olup , bunlarında üzeri tüylerle kaplıdır.Ön kanatları uçuş yapmaya .arka kanatları da uçuşta yön vermeye yarar.Kanatlarını saniyede 500 defa hareket ettirebilirler.
3-Arının Karnı
İnce bir boğumla göğüsün arkasında yer alıp 9 boğumludur.Bu dokuz halkadan işçi ve ana arıda 6. erkek arıda da 7.görülür.İşçi arıların karınlarının son dört halkasında balmumum üretmeye yarayan mum keseleri bulunur.Ana ve İşçi arının son halkasında ise zehir kesesine bağlı olarak iğneleri yer alır.Erkek arılarda bu iğne kesesi yoktur.


BAL ARISININ İÇ YAPISI

1- Solunum Sistemi
2- Dolaşım Sistemi
3- Sindirim Sistemi
a-Yemek borusu
b-Kursak
c-mide
d- Malpighi boncukları (Böbrek işini gören)
e-Rektum
4- Salgı Sistemi
a-Balmumu üreten bezler
b-Koku bezi
c-Arı sütü bezleri
d-Zehir salgı bezleri
5- Sinir Sistemi
a-Dokunma
b-Duyma
c-Görme
d-Koku
e-Tat alma
6- Kas Sistemi


İNSANI SOKAN ARI HANGİSİDİR
Erkek arını iğnesi yoktur.Ana arının iğnesi vardır.Fakat yaradılış itibariyle insanı sokabilecek yapıda değildir.Ana arı iğnesini yalnız kovandaki hükümranlıklarına hale getirecek olan diğer ana arılara karşı kullanırlar.İnsanı sokmazlar.Ele alırken heyecanlanmamalıdır.İşçi arılarında iğnesi vardır ve insanı sokan bunlardır.İğnesinin ucu balık oltası veya denizci çapası gibi kıvrıktır. Dip kısımda bağırsağı ile bitişik olduğundan insanı sokan arı iğnesi soktuğu yerden çıkaramadığından bağırsağı koparak ölür.İşçi arılar fazla rahatsız edilmez ,kovanları gürültü patırtı ile soğuk,serin ve rüzgarlı havalarda açılmaz ve çevrenizde uçuşurken elle şap Şub vurulmaz ve nahoş kokularla yanına gidilmezse insanı pek sokmaz.Türkiye'mizdeki arılar çok munistir.Yalnız güneyde Kıbrıs arıları ile akrabalığı olanlar hırçındır.

ARI SOKMASINA KARŞI NE YAPMALI ?

Arının iğnesi deride kalmışsa bir cımbız yardımıyla iğneyi çıkararak amonyak,tentürdiyot veya potasyum permanganat eriği sürülmelidir.Amonyak sürülürse şişme önlenmiş olur.Arı sokmaları bazen zehirlenme veya alerjik tepkiler yaratır.Böyle durumlarda kalsiyum iğnesi yada doktorun vereceği panzehir ilaçlar yararlı olur.Hiçbir ilaç bulunmadığı zaman arının soktuğu yere tuzlu su sürmelidir.

 

ARICILIĞA NASIL BAŞLANIR?

 


 

Arıcılığa ya bir sepet kovanda arı satın alarak onu fenni kovana aktarmak veya bekleyip oğullarını alıp,çerçevelerine suni petek takılmış kovana silkmekle , ya da fenni kovanda bir arı alarak başlanır.Çevrenizde oğul arısı satan bir kimse varsa oradan oğul satın alıp fenni kovana yerleştirmek suretiyle de edinilebilir.Şüphesiz ki yılın hemen hemen her mevsiminde satışı olan,fenni kovanda bir arı ailesi alarak başlamak en kolay ve kestirme bir yoldur.4-5-6 çerçevede suni oğul alarak arıcılığa başlamakta kolaydır.Bu amaçla ya fenni kovan bir arıcıya götürülerek ona tabii veya suni oğul koyması sağlanır, ya da Mayıs-Haziran ayında Ruşet kovan da arı satan yerlerden 4-6 çerçevelik bir aile alınır.Bunlarla damızlık elde edilebilir.Tekniğine uygun şekilde bakım ve besleme yapılarak kuvvetlendirip bal derleyecek bir hale getirilir.Fakat ilkbaharda Nisan sonundan evvel 6-7 çerçeveyi sarmış arı ve 3-4 çerçevede de yavrulu petekleri bulunan bir fenni kovan almak en sağlam bir yoldur.O yıl bal ve hatta doğal veya yapay oğul alınabilir.Arıcılığa az sayıda fakat kuvvetli arı aileleri ile başlamalıdır.Bu konuda basılmış kitaplar okumak ,eski fenni arıcılardan bilgi edinmek ve tecrübeleri arttırmak suretiyle arı sayısı çoğaltılabilir.

“Arı birden davar ondan ürer” ata sözü de bu konuda bir uyarıdır.


 


 

ARILIK KURULACAK YERDE ARANACAK KOŞULLAR

Arılar mümkün olduğu kadar sessiz ve sakin yerlerde çalışmayı severler.Amatör olarak birkaç arı bulunduracaklar için pek önemi yok ise de,ticari arıcılık yapacak olanların arılıklarını kurmadan evvel aşağıdaki hususları göz önüne almalarında fayda vardır.

1- İşlek yol kenarlarına bırakılan arılar, gelip geçen vasıtalara çarparak ölebilirler.Mümkün olduğu kadar yollardan ve bilhassa ana yollardan 50-100- metre kadar uzak olmalıdır.Bu gibi işlek yolların sağ veya soluna bırakılmak gerektiğinde ,arılar yolun deniz kumluk gibi tarafına değil,asıl faydalanacakları arı merasının bulunduğu tarafa bırakılmalıdır ki , bal derlemeye gidecekleri sahaya uçmak için yolu geçmek mecburiyetinde kalmasınlar.

2- Sabah akşam büyük ve küçük baş hayvanların sürü ile devamlı gelip geçtikleri yol kenarlarında da arılık yapmamalıdır.

3- Suni petek imalathaneleri,Şeker fabrikaları,Şekerden imalat yapan yerler ile boya sanayii ,alüminyum tesisleri ve buna benzer asit ve benzeri maddelerle uğraşan ve imalat artıkları zehirli olan tesislere yakın olmamalıdır.

4- Mandıra artıklarının atıldığı,köy kasaba ve şehir kanalizasyonların açıktan geçtiği yerler uygun değildir.

5- Köy ara ve ana yolları ,düğün alayı ve traktörlerin geçtiği yerlerden uzak ya da en
Az l50 cm metre yüksekliğindeki duvar arkasında olmalıdır.
6- Bölgede hakim rüzgarların estiği yerler varsa arılıklar bu devalı rüzgarların olmadığı kuytu yerlere kurulmalıdır.
7- Özel ve kapalı arılık yapmak isteyenler yön ve yüksekliği öyle ayarlamalıdırlar ki ,
arılar sabah güneşin doğuşundan itibaren kovanlar 3-4 saat güneş görmeli ve
ertesi güne kadar daha güneş görmemelidir.
8- Güney doğu ve Güneye bakan hafif meyilli ,su tutmayan yamaçlar,gölgelik yapan ağaçlar ,asmalar bulunan ,önü en az 4 metre açık olan yerler büyük çapta arılık kurmak isteyenler için idealdir.
9-Şüphesiz arılık yapılan bölgede çevrenin iklim ve flora durumu da göz önüne alınmalı yılın her mevsiminde çiçek açan arı merası olmalıdır.Bu koşullar sabit arıcılık yapılan bölge için önemlidir.Gezginci arıcılık yapacakları için pek çoğu gerekmeyebilir.
10- Arılık yerini seçerken ,çevrede bulunan arı sayısını da göz önüne almalıdır. 3.km. yarı çapındaki bir dairenin kapladığı alanda 100-150 kovandan fazla bulunmaması da şayanı arzudur.Ancak çevrede Balsıra ve balsama salgılayan ağaçlar çok ise kovan sayısının hiçbir önemi yoktur.


İLKEL KOVANLARDAN FENNİ KOVANLARA AKTARMA NE ZAMAN YAPILMALIDIR

 


Arzulu ve azimli bir arıcı için ilkel kovandan ,modern çerçeveli kovanlara aktarma , hemen hemen her zaman her mevsim de ve hatta kışın kapalı bir odada bile yapılabilir.Aktarma işi,bunun inceliğini bilmeyenlerin zannettikleri ,uzaktan görebildikleri kadar zor değildir.
Muhakkak ki; kovanda arı mevcudunun ve bilhassa ballı peteklerin en az,yavrulamanın çok geniş sahalara yayılmış olduğu bir devrede bu iş çok daha kolay ve başarılı olur.Havanın pek sıcak olmadığı akşam saatleri ,yağmacılık tehlikesinin de asgariye inmiş olması bakımından en uygunudur.
Birinci ve ikinci oğlu vermiş ilkel kovanlarda ,arı ve bal mevcudu pek azalmış olacağından ve ana arıyı zayi endişesi de yok olduğundan ve ayrıca yardımcı arılar geniş sahaya yayılmış olsa bile,hemen hepsinde kapalı gözlü peteklerde sırlı olarak bulunduğundan iş daha çok kolaydır.
Mutlak bir zaman verilmesi gerekirse ;Nisan ayı,kirazların çiçek açtığı devre en uygunudur.Çünkü bu mevsimde sokucu yaşlı arılar yerini yeni çıkan genç nesle terketmiştir .Arı mevcudu normaldir ve yavrulama geniş sahalara henüz yayılmamıştır.Bal azdır ve tüm bunların dışında nektar-polen kaynakları gürdür,havaların değişikliği yani sıcak günlerden sonra arıların dışarıya çıkamayacağı kadar soğuk olacak günler geride kalmıştır.


AKTARMA NASIL YAPILIR? Aktarama pek muhtelif tarzlarla yapılabilir.Bundan amaç ve esas,ilkel kovandaki arı,yavru ve balların ,mümkün olduğu kadar zayiine meydan vermeden fenni kovan naklidir.
İşe başlamadan evvel körüğü yakıp ,maskeyi takıp,pantolon paçalarını ayağa geçirilen bir naylon torba içine alıp kendinize güven sağlamalısınız.İşe başladıktan sonra kolaylığı görecek ve %90 ihtimalle,elinizdeki eldiveni,başınızdaki maskeyi de çıkararak çok daha rahat çalışacaksınız.
Bunda esas,önce ilkel kovandaki arıları dışarı çıkarmaktır.Bunun için yapılacak ve gözönüne alınacak işler şunlardır.
Önce ilkel kovanı yerinden alıp l0-15 metre uzakta bir yere götürdüğünüzde ve ilkel kovanın yerine fenni kovanı bıraktığınızda şunlar olacaktır.
A) Ailenin dış işlerde çalışan yaşlı ve sokucu arıları kırdan geldiğinde fenni kovan önüne birikeceklerdir.Sizin uzağa götürdüğünüz ve üzerinde çalışmaya başladığınız kovandaki yaşlı arılarda oraya kaçacaklardır.
B) Fenni kovanı bıraktığınız yerin hemen yanında başka arı aileleri varsa kaçan arılar oraya gidebilir ve kavga olabilir.Bu nedenle böyle bir durum gözlenirse işin sonuna kadar o kovanların uçma deliğini kapatabilirsiniz.
C) Fenni kovan önüne biriken arılar içeri girip toplanmıyor ve dağınık kalıyorlarsa kovan içine varsa çerçeveli yavrulu bir petek.yoksa ilkel kovandan çıkaracağınız ilk peteği fenni kovanın bir yanına dayayıp ya da daha iyisi hemen boş bir çerçeveye monte edip bırakabilirsiniz.


İLKEL KOVANDAN ARILARIN ÇIKARILMASI İlkel kovanın durumuna çeşidine göre metot değişirse de Türkiye'mizde Trakya bölgesi dışındaki ilkel kovanların%90 silindir şeklinde sazdan saptan örülmüş ya sepet kovandır ya da 4 tahtanın çakılması ile meydana getirilmiş uzun prizma şeklinde kovandır.Açıklamayı buna göre yaparsak.
10-15 metre uzağa götürdüğümüz ilkel kovan , kolay çalışabilmeniz için bir masa gibi yüksekçe bir yere konur.Arka kapağı açıp bakılır.Eğer arkaya kadar arı varsa arkasına sele,sepet,teneke gibi bir ilave yapılır. Ön taraftan duman verilerek ve kovan dış yüzünden tırtıklanarak arıların arkaya geçmesi sağlanır.Genellikle kirazların çiçek açtığı ilkbahar da ,ilkel kovanın arkası hasad zamanı daha önce bal arkadan alındığı için boştur.Boş değilse bile arı yoktur.Kuru petekler vardır ki alınabilir.Arıyı arkaya ilave edilin ula yerine ,bu boşluğa itmek daha kolay ve rahattır.Kovanın arka kısmını yükselterek hatta hiç yükseltmeden içerdeki arıların yukarıya içeriye kaçma alışkanlığından da faydalanarak arılar bu kısımda toplanır.Oğul salkımı gibi olur.
Böylece ulaya alınan veya sandık sepet araksına bir oğul arısı gibi toplanan arılar,götürülüp boş bir fenni kovanın içine vurularak silkinir.Eğer arılar dağılmıyor,arkada toplu halde kalıyor ise ön taraftan açılıp petekler birer birer kesilip alınabiliyorsa tüm petekler çıkarıldıktan sonra da silkinebilir
İşe cesaretle başlandımdı ,arıcı kendi inisiyatifi mantık muhakemesi ile bu işi bitirir.Arıların %90 ‘ nın peteklerden ayrılmasını sağlar.”Başlamak işin yarısını bitirmektir.”


İLKEL KOVANDAN PETEKLERİN ÇIKARILMASI Devamlı,sabırlı ve tekerrürlü olarak iki çubuk ile yapılan tırtıklama ve ara sıra körükle duman verme sayesinde ilkel kovandaki petekler arasında bulunan arıların %95 ‘den fazlası ve hatta bazen tamamı kovandaki peteklerden çıkarılmıştır.
Sıra şimdi petekleri çıkarmaya gelir ki uzunca bir arıcı bıçağı,bu amaç için yapılmış uzun saplı bir düz eğiş, ya da bir testerenin uç tarafı ile petekler kovandan birer birer çıkarılıp,üzerindeki birkaç arıda arıcı fıçısıyla silkindikten sonra petekler kapalı bir yere arısız olarak bırakılır ve üzerleri örtülür.İlkel kovandaki tüm petekler çıkarılır.
Toplanan peteklerin önce yavrulu olanları çerçevelere kesilip monte edilir.Çerçeveye monte edilen petek üstünde,yanında,altında fazlalıklar var ise kesilip çerçeve içi tam doldurulur.Ondan sonra sağlam pamuktan yapılmış yorgan ipi ile alttan ve yanlardan sıkıca,petekler kovan içi sıcaklığın da eğilip kopmayacak şekilde bağlanarak fenni kovan içine birer birer asılır. İçi boşaltılan kovana arıların üşümemesi için arılar silkildikden ,balları temizledikten sonra uzakça bir yere veya kapalı bir odaya alınır.Çerçeveleri kovana seyrek değil,çerçeve koltukları birbirine temas edecek şekilde sıkıca koymalıdır.


AKTARILMIŞ YENİ FENNİ KOVANIN BAKIMI Monte edilmiş çerçeveler kovana dizildikten sonra örtü tahtası kapatılır.Üzerine boş bir ballık konularak ufak tefek balla bulaşık petekler,kirlenmiş ballar örtü tahtasına serilen bir kağıt üzerine bırakılır ki gece arılar temizlesin ve ballarından faydalansın.
Ertesi gün kovan açılarak üzerinde petek alınır.Monteli çerçeveleri bakılarak eğilen dökülen varsa düzenlenir.Dip tahtası temizlenir.Arılar hemen o gece petekleri çerçevelere bağlamaya başlarlar ve iplikleri kemirerek koparıp dışarı atmaya uğraşırlar.Üç beş gün sonra bir jiletle kesilen ipler çok itina ile çekilerek alınıp atılır.Çerçevelerden ipleri alırken çerçeveyi eğip oynatmamalıdır ki petekler devrilmesin.Gerekiyorsa yeni suni petekli çerçeveler ilave edilir.Bölme tahtası konulur.Başlangıçta arıcılığın en güç ve en zevkli ve sonunda gurur verici bir uğraşı olarak yapılan bu işte arıcının kendine güveni artar ve pek çok şey öğrenmiş olarak ufku genişler.Üç beş gün sonra kovan açıldığında çerçevelerde ana memesi görülürse ana arının zayii edildiği veya sakatlandığı ,bu nedenle yeni bir ana yetiştirmeye çalıştırdıkları anlaşılır.Ana zayii olma ihtimali %2-3 arasını geçmez .
Devlet ve diğer sektörlerce açılan arıcılık kurslarında aktarma ameliyesinin gösterilmesi kursiyerlerin yetişmesi ,arıcılığa başlama heveslerinin artması vs. nedenlerle son derece de yararlıdır.


OĞUL SATIN ALMAK SURETİYLE ARICILIĞA BAŞLAMAK
Fenni arıcılığa başlamak için en kolay bir usuldür.Oğulların çok kuvvetli olması lazımdır.İyi bir oğul 1,5-2 kilodan aşağı ve insan kafasından küçük değildir.Tay kafası ve hatta manda kafası büyüklüğündeki 4-5 kiloluk oğullara paha biçilmez.
Mümkün mertebe Nisan ve Mayıs ayında çıkan oğulları almalıdır.Erken çıkmış kuvvetli bir oğul daha o yıl arıcının yüzünü güldürür.Gündönümünden sonra çıkan oğullar değersizdir.Bilhassa Anadolu da yaz ayları kurak gittiğinden geç çıkan oğul arıları bal vermek şöyle dursun ekseriye kışlık gıdasını da temin edememekte ve hatta petek inşa ederek yuvasını yapamamaktadır.Bu konuda atalarımız “ Anıza ekilen darıdan,gündönümünden (22 Haziran) sonra oğul veren arıdan ,kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez” demişlerdir.İyi bir bakım ve şurupla besleme sayesinde ,geç çıkan zayıf oğullar bile,size iyi bir damızlık ve başlangıç olabilir.Bir çok özel ve resmi teşekküller oğul arısı satışları yapmaktadırlar.Arı edinmek artık yurdumuzda da kolaylaşmaktadır.


ARILI FENNİ KOVAN ALMAK SURETİYLE ARICILIĞA BAŞLAMAK
Fenni kovan satın alırken içerisini açıp görmek,ananın mevcut,genç,yaşlı olup olmadığını anlamak,kuvvetini ve değerini tespit etmek mümkündür. İlkbaharda Nisan sonundan evvel alınan fenni kovanlardaki arılar 5-6 çerçeveyi kaplamış ve asgari 3 çerçevesinde yavru var ise bu gibi aileler kuvvetli ve mükemmel bir damızlık sayılır. Alınacak arılı fenni kovanın çerçevelerinin,çalışılmak istenen fenni kovan çeşitlerinden hangisi seçilecekse ona uyup uymadığı nazara alınmalıdır.Uymadığı taktirde mümkünse yalnız arıya çerçevelere pazarlık yapmalı,kovanı satın almamalıdır.
İlkbaharda arılar uçuşa başladıktan sonra kovan alınırsa bunu en az 5 km. uzak bir yerden satın almalıdır. Çünkü daha yakın mesafelerden satın alınan kovanların dış işlerde çalışan arıları ,uçuşa çıktıkları zaman yeni yerlerine gelmeyip,eski alıştıkları yere gideceklerinden satın alınan kovan zayıf düşer.Satın alınan kovanları akşam veya sabah serinliğinde nakletmeli ve arıların dışarıda olmadığı saatlerde kapamalıdır.Kovanın havasız kalarak arıların içeride bunalmamalarını ,gümeçlerin yumuşayarak dökülmemelerini ve içeride hasıl olacak sıcaklıktan ve gümeç dökülmelerinden arı ve yavru telefine meydan verilmemesini temin için,uçma deliklerini ve hatta kovanın üst veya arka kısmını açarak örme tel'le kapatmalıdır.


ARICILIĞA YENİ BAŞLAYANLARIN YAPTIKLARI HATALAR NELERDİR.
Arıcılığa yeni başlayan amatörlerin yaptıkları hatalarını bilmelerinde fayda vardır.Biraz nazari malumat edindikten sonra birkaç çerçeveli kovanla işe başlayanların dikkat etmesi gereken bazı önemli hususlar vardır.Bunlardan birkaçını özetleyelim.
Fenni arıcılığın inceliklerini ve sırlarını iyice öğrenmeden hemen kovan sayılarını arttırmaya çalışırlar .Kovan adedini arttıracağım derken de tatbikatta öğrenmeleri gereken birçok hususlar üzerinde durmazlar.Arıcılık her şeyden evvel arıcılık yapılan bölgenin çiçek durumu ile ilgili olduğundan, iyi gözlemlerde bulunularak çevrenin arıcılık yönünü tetkik etmelidir..Yurdumuzda çiçek durumu ve çiçeklerin nektar salgısı hava şartları ile çok yakından ilgili olduğundan çevrenin yağış alma durumunu tetkik başta gelmelidir.Unutulmamalıdır ki ürünlerin yetişme devresinde 400 mm .den az yağış alan yerlerde bal derleyebilmek koşulları zayıftır.Acemi arıcılar,arılarından çok sayıda tabii veya suni oğul almak arzusuna kapılırlar.Halbuki en iyi şartlarda dahi arılardan 1-2 den fazla oğul almak,arıcının başarı şansını kısıtlayacaktır.Arıların açlıktan sönmez üzere oldukları zamanda dahi arıların kovanlarına bal taşıdığı kanısındadır ki; bir bölgenin bal toplama zamanı ancak birkaç hafta devam eder.Arıcı bütün gücü ile bu bal toplama devresinde arıların kovana çok nektar taşıyabilmeleri için gerekli hazırlığı yapmış olmalıdır daha önceden.Bu da çevresinin büyük bal toplama zamanı iyice tespit etmesi ve bu günler kovanlarındaki arı sayısını 40-50 bin gibi yüksek bir mevcutla çıkarması gereklidir.Kış veya ilkbaharda birkaç arıların sönmesi veya yaz ve sonbaharda birkaç arıların güve kurdu tahribatına uğrayarak kovanı terk etmesi gibi durumlardan müteessir olarak cesaretleri kırılır.Çok kötü ve anormal giden bir mevsim sonucu olan bu durumlarda arıcı ümidini yitirmemelidir.Arılara gündüz şerbet vermek yağmacılığa sebep olmak ,işçi arı sürfelerini,havi gümeçlerin kıymetini bilmemek,erkek arı sürfelerini havi gümeçlerini kovandan çıkarmamak veya başka suretle değerlendirilmesini düşünmemek gibi hatalardan da yeni arıcılar sakınmalıdır.Yeni arıcılar değişik ölçüdeki çerçeveleri havi kovanlarla da çalışmamalıdırlar.Daha önceden çerçevelerdeki eski ve bilgili arıcılarla temas ederek o çevreye en uygun kovanı seçmeli ve devamlı o tip kovanlarla çalışmalıdır.OĞULLAR


 

KOVANLARIN OĞUL VERMESİ

Bahar mevsimi arıların çoğalmasına müsait giden senelerde ,kovandaki arı sayısı süratle artarak arı ailesi pek kuvvetlenir.Arılar kovanda pek sıkışık bir duruma girerler.Bu taktirde nesillerin devamı içgüdüsü ile oğul verme hazırlığına geçerler.Bu amaçla ,peteklerin alt veya yan kısımlarına ana bahsinde anlatıldığı üzere ana memeleri yaparak burada ana yetiştirmeye başlarlar.İşte bu ana memelerinin hücresi kapatılıp ta yeni ana çıkmasına birkaç gün kala,kovandaki eski ve yaşlı ana arı,etrafına toplandığı her yaştaki bir kısım arı ile kovandan çıkarak havada bir bulut kümesi gibi 2-5 dakika şaşkın ve kararsız dolaşırlar ve sonra ana arının konduğu bir ağaç dalı ,saçak,duvar gibi yerde ananın etrafında üzüm salkımı gibi toplanırlar.Bu olaya arılar oğul verdi denir.

Bu ilk çıkan oğula birinci oğul denir.Birinci oğuldan 7-8 gün sonra 2.oğul ve aile kuvvetli ise ikinci oğuldan 3-5 gün sonrada 3'ücü ve hatta yine 2-3 gün ara ile 4'üncü 5'inci oğullar çıkabilir.Birinci ve ikinci oğullar kuvvetlidir..bir insan ve hatta at kafası büyüklüğün de salkım halindedir.Ondan sonraki son oğullar azdır.Yaz aylarından evvel Nisan ve Mayıs aylarında çıkan birinci,ikinci oğullar çok kıymetlidir.O sene bol bal ve hatta mevsim iyi giderse bu oğullar da torun oğul verirler.

KOVANLARIN OĞUL VERECEĞİ NASIL ANLAŞILIR ?
Kovan açıldığında peteklerin alt ve yan kısımlarında görülen ana memeleri kovanın oğul vereceğinin en belirgin işaretidir.Oğul verecek kovanların önünde arılar toplanarak kovan gövdesi üzerinde veya uçma tahtası altında yığınakta yaparlar.Bu durum bazen çok sıcak ve rutubetli yaz aylarında da görülebilir ki bunu mutlak oğul verecek diye algılamamalıdır.Akşamleyin kovanlara kulak verip bir iki dakika dinlendiğinde,oğul verecek kovanlarda ördeklerin ötmesine benzer bir şekilde,derinden pek bariz bir seste işitilebilir.Bu anaların sesidir.Oğul arıları kovanı terk ederken kursaklarını bal ile doldurmuş bulunduklarından insanı pek sokmazlar. Korkmamalıdır.Yakalanıp yerleştirildikleri yuvalarında,bu sayede derhal petek inşa etmeye başlarlar.Kuvvetli kovanlar 1 gecede 1 çerçeve temel peteği kabartabilir ve ilk oğul da döllenmiş eski ana bu petek gözlerine o gece yumurta dahi bırakabilir.
OĞULLAR FENNİ KOVANA NASIL YERLEŞTİRİLİR.

Birinci oğulların anası yaşlı olduğundan ,genellikle pek uzaklara gitmez.Kovanın 5-10-20 metre çevresinde bir yere konar. Sonraki oğulların anası genç ve hafif olduklarından daha uzaklara kaçabilirler.Bunun için,kovandan çıkan oğul,daha arılığın üzerinde,şaşkın ve karasız kavisler çizerek,bir istikamete yönelip gitmeden ;Arılıkta varsa oğul otu koparıp yapraklarını elde ezip oğuşturmak veya oğul çeken ilacını uygun bir yere,dala ve hatta havaya püskürtmek onun çok yakın bir yere konmasını %90-95 ihtimalle sağlayabilir.

Halkımız teneke çalmak,toprak atmak gibi davranışlarda bulunurlarsa da bunun önemi ,etkisi yoktur.En iyisi yağmur geliyor hissini vermek için su püskürtmektir.Bu bir maşrapa ile de havaya atılabilir.Ana arının bir kanadını da daha önceden 1/3 oranında kesmek uzaklara kaçmasını önler ise de,ananın toprağa düşüp kalmak ihtimali ile uğraşının güçlüğü nedeni ile önerilmiyor.Herhangi bir nedenle anasını kaybeden bir oğul tekrar eski kovana döner.Oğullar genellikle havanın güzel,sakin ve rüzgarsız olduğu bir günde sabah saat 8'den ,öğleden sonra saat 15-16'ya kadar çıkmaktadır.Sıcak ve nemli havalarda sabah 7'den akşam 18'e kadar çıkabilir.

SUNİ OĞUL NEDİR ?
Arıların tabii oğul vermelerini beklemeyip gözetlemeden,bizzat arıcı tarafından,dilediği zamanda alınan oğula suni oğul denir.

SUNİ OĞUL NASIL ALINIR?
Pek çok yöntemleri vardır.Kuvvetli tek bir kovandan alınabileceği gibi iki ve daha çok kovandan alınabilir.Esas olan her yaştaki arı ve yavrularla 4-6 çerçevelik bir kovancık elde etmektir.10 çerçeveli kovandan alınırsa ,5 çerçeve akşamüzeri arıları ile beraber alınarak diğer kovana konulur.Uzağa götürülecek ise bir çerçeveden de ayrıca arı silkmek faydalıdır.Tarlacı arıların eski kovanlarına dönmemesi için suni oğulları 10-15 gün en az 5 km.lik uzak bir yere götürmek başarılı olur.İki kovandan alınmak gerekirse,birisinden yalnız arı,diğerinden de yalnız yavrulu ballı polenli çerçeve alınır.Suni oğul alındığında muhakkak ki ailenin birisi anasız kalacaktır.Bu anasız,öksüz aileyi analandırmak için şu dört husus göz önüne alınır.a)Hazır ana vermek.b) Yumurta ve günlük kurtluklu çerçeve vermek. c) Zayıf ,analı bir kovanla birleştirme yapmaktır. D) Kapalı gözlü ana memesi vermek.
Sunu oğul alınacak kovan,bol ve iyi yumurtlayan anaya sahip, arıları halim selim munis,bal toplama ve depo edebilme kabiliyeti yüksek,çok ve sık oğul vermeyen,arılıkta arıcının gözdesi iyi cins arılardan olmalıdır.Hırçın ve çok sokucu,yağmacılığa düşkün,8-10 çerçeveden az arı kovanlarından asla suni oğul alınmamalıdır.Yukarıdaki hususlar göz önüne alınarak ,ilkel kovanlardan da yalnız arı almak suretiyle suni oğul alınabilir.

SUNİ OĞULUN FAYDALARI
Biliyoruz ki arıların oğul verme hadisesi yani oğulun kovandan çıkıp dala konması 2-3 dakika gibi kısa bir zamanda olmaktadır.Biz bu kısa zamanda arımızın oğul verdiğini görmediğimiz taktirde ,aylardır büyük ümitlerle beklediğimiz oğulu kaçırabiliriz.Arılarımızdan suni oğul aldığımız taktirde böyle arıcıyı üzücü bir ihtimal mevcut olmaz.
Kuvvetli kovanlarımızdan mevsimin en çok çiçekli zamanında,mesela Nisan'ın ikinci on beşi ve Mayıs ayında sunu oğul alabiliriz.Ve bu sayede de oğul arılarından o sene bol ürün alabiliriz.
Suni oğulları istemediğimiz anda ve mesela boş olduğumuz bir hafta tatilinde alabiliriz. Ve her türlü hazırlığımızı o gün için ihmal edebiliriz.Halbuki beklemediğimiz bir günde çıkan tabii oğul bizi şaşırtabilir.Kovanımız,suni petek takılmış çerçevelerimiz o gün için hazır olmayabilir.Veya o günkü mühim bir işimiz bizi oğulu almaktan vaz geçirebilir.Bu sebepten de suni oğul almak faydalı olur.
Arılarımızın tabii oğul vermelerini beklemeden suni oğul alarak kovanlarımızın sayısını arttırabiliriz.

TABİİ OĞULUN ZARARLARI
Oğul mevsiminde arıcıyı sabahın 8'inden akşamın l6'sına kadar arılıkta beklemeye mecbur eder.Arıcı bu dönemde beklemezse oğullar kaçar gider.
Tabii oğul,anaç kovanın bal verimini son derece azalttığı gibi güve kurtlarının tahribatına en müsait ortamı da hazırlar ve anaç arıyı sönmeye mahkum eder.
Tabii oğul bazen alınması çok güç ve hatta imkansız olan yerlere de konabilir.
Bazen birkaç oğul birbirinin çok yakınına ve hatta üzerine konarak arıcıyı çok müşkül durumda bırakır.
Tabii oğulların çıkmasına 10 gün kala arı ailesinin çalışması çok durgunlaşır.Yavaşlar.Tabii oğulun yapımı bölgenin büyük bal toplama devresine rastlarsa,arıcı çok zarar etmiş olur.

TABİİ OĞULUN İYİ VE FAYDALI YANI YOK MU ?
Elbette var.Yukarıdaki zararlarını göz önüne almazsak tabii oğullarda ki arı mevcudu az bile olsa,oğul kümesinin içinde her yaşta ve her görevi yapacak arılar bulunduğundan,ve kovandan çıkarken kursaklarını bal ile doldurduklarından dolayı ,yeni barınaklarını çok kolay inşa eder ve daha kısa sürede kuvvetlenirler.
Birinci oğuldaki ana arı çiftleşmiş olduğundan,bir gecede yaptığı peteğe,ertesi gün bile yumurta bırakıp ailenin kuvvetlenmesini sağlar.Tüm kovanlardan birinci oğulu alıp ondan sonra oğul almamak çok büyük bir avantajdır.Ayrıca suni,oğuldaki ana arı yetiştirme ,yumurtlamasını bekleme,ana arı ve kafesi edinme,arama ,bulma ,kabul ettirme gibi uğraşılarda yoktur.İyi bir bakım ve besleme ile,zayıf arı oğulları da zamanla mükemmel bir damızlık anaç aile olabilir.BAL ÜRETİMİ


 

GELİŞEN ARI AİLELERİNE YENİ PETEKLERİN VERİLMESİ

Arı ailesi gelişip kuvvetlendikçe birer ikişer adet yapay petekli veya bir evvelki seneden balı süzülmüş kabartılmış petekler ilave edilir.Petek ilavesi için kovan da mevcut çerçevelerin ve bahusus en arkada veya en yandaki çerçevelerin tamamının arılarca doldurulmuş olması gerekir.En yandaki çerçevede yavru varsa ilave edilecek çerçeve hemen onun arkasına konulur.Yavru yoksa bal,çiçek tozu veya arı ile dolu ise bu takdirde ,o çerçeve en sona çekilerek onun önüne konulur.Yeni ilave edilecek çerçeveleri ailenin ortasına koymak doğru değildir.Alt kattaki çerçevelerin tamamı veya bir noksan dolduğunda ve kuluçkalıktaki çerçevelerin üst tarafında yeni beyaz petekler görüldüğünde kovana ballık dediğimiz ikinci kat tüm çerçeveleri dolu olarak konulur ve örtü tahtaları da bunun üzerine dizilerek kapak kapatılır.
Arıların ikinci kata kolay çıkması için,ballığa 1-2 çerçeve ballı yada yavrulu petek koymak ve ballık üzerini sıcak tutmak faydalıdır.

BALLIĞIN İLAVESİ
Alt kattaki çerçevelerin tamamı veya bir noksanı dolduğunda ve kuluçkalıktaki çerçevelerin üst tarafında yeni beyaz petekler görüldüğünde kovana ballık yani ikinci kat ilave edilir.Ballıkta bölme tahtası kullanılmaz.Sandık tamamen petekli çerçevelerle doldurulur.Ballık konulurken,alt kattaki örtü tahta veya bezleri alınarak üst kata konur.Arıları ballıkta çalıştırmak için:Kovan standart Langstrot ise alt kattan bir iki yavrulu veya ballı çerçeve alınarak üst kata konulur.Üsteki boş çerçevelerde alttan alınanların yerine konur.Bu saye de hem arıları yukarıda çalışmayı mecbur eder ve hem de bala bıraktığımız bu kovanın oğul vermemesine yardımcı oluruz.Ana arıya yeni yumurtlama alanı açmış oluruz.Bala bırakılan kovanlarda mümkün mertebe oğul arzusunu söndürmek şarttır.Yarım ballıklı kovanların arılarını üst katta çalıştırmak için,ballık çerçevelerine ya aşağıdan bir çerçeve yavrulu gömeç çıkarılarak monte edilir.Yahut ta bir müddet ballık altta ,kuluçkalık üstte bırakılabilirside ; tam zamanında ballık atılan kuvvetli kovanlarda bunlara gerek duyulmaz.

BAL HASADI
Fenni arıcılıkta kovandan senede 2-3 defa bal hasat edilebilir .Gerek ballıkta ,gerekse kuluçkalığın yan tarafındaki iyice olgunlaşmış balları lüzumunda alabiliriz.Alınan bu ballı çerçeveler yerine ya suni petekler konur,yahut ta balı sızdırılmış kabartılmış petekler konur.Mevsim müsait giderse bu hazır peteklere arılar kolaylıkla yine bal doldururlar.
Ballık tamamen dolduğunda;Gövdeden ayrılarak kovanın civarında bir yere konulur.Ballık üzerindeki örtü tahtaları alınmaz.Ballığı alınan kovanın üzerine ya yedek örtü tahtaları ve ya bir telis parçası koyularak kapağı kapatılır.Bundan sonra ballık üzerindeki örtü tahtaları birer birer kaldırılarak teker teker alınan ballı çerçeveler kovan kapısı önüne getirilerek üzerindeki arılar silkilir .Kalan birkaç arıda tavuk teleği veya arıcı fırçası yardımıyla kovan önüne süpürüldükten sonra bu ballı çerçeveler kapalı bir sandık veya odaya götürülür.Ballıktan çerçeveyi aldıktan sonra yine hemen örtü tahtasını kapatmalıdır.

BALIN OLGUNLAŞTIĞI NASIL ANLAŞILIR?
Balın olgunlaştığını,çerçevedeki ballı gözlerin tamamen,yahut ta hiç değilse 2/3 den fazlasını sırlamış olmasiyle anlaşılır.Arılar ballı peteği üst tarafından sırlamaya başlarlar.Üzeri sırlanmış olan çerçevedeki bal olgunlaşmamıştır. Olgunlaşmamış ballar uzun müddet dayanmaz.Tahammür eder.Ekşir.Zayi olur.Balın çabuk olgunlaşmasını temin etmek için,uçma deliğini genişletmek ve yemleme deliğini açmak suretiyle kovanda mükemmel bir havalandırma sağlanmalıdır.Akşamleyin ve gece kovan kapısı önünde arıların yüzleri kovana dönük olarak kanat çırpması baldaki fazla suyun uçmasını,dolayısı ile de balın olgunlaşmasını temin içindir.Eğer çerçeveler dolmuş,balı olgunlaşmış,fakat çerçevelerin alt kısmında birkaç santim sırlanmamış kısım kalmış ise arılara şeker şurubu vermek suretiyle açık petek gözlerinin sırlanması sağlanabilir.Hatırlanacağı üzere tam sırlanmamış petekli balların satışa arzı.Gıda maddeleri tüzüğüne aykırıdır.Satıştan ilgililerce her zaman men edilebilir.

BALIN SIZDIRILMASI
Bal güneşte ve ateşte sızdırılsa da bu doğru değildir.En iyisi Bal Süzme makin asında sızdırmaktır.Bu makine ,altı kapalı ,üstü açık bir soba gibidir.Bunun tam ortasında,şakuli bir demir çubuk vardır.Bu demir çubuğu etrafında örme telden 2-14 kadar dolap yapılmıştır ki süzülecek ballı çerçeveler buraya konur.Demir çubuğun üst tarafında bulunan dişli ve ona bağlanan bir kolu çevirmek suretiyle içerdeki dolabın dönmesi temin edilir.İşte bu dolabın içine konulan ve üzerindeki sırrı daha önce Bal bıçağı veya tarağı ile bozulan ballı çerçeve içerisindeki bal ,bu süratli dönme neticesinde çıkarak;galvanizli ve nikel saçtan yapılmış soba gibi kazanın iç cidarına çarpar ve aşağıya sızarak birikir.Alt taraftaki musluk açılmak suretiyle sızılmış bal buradan alınır.Makineyi yavaş yavaş hızlandırarak çevirmelidir.Çerçevenin bu yüzündeki bal tamamen bitmeden makineyi durdurup çerçevenin öbür yüzünü çevirmelidir.Çünkü diğer taraftaki balın tazyiki mumu bozar Bu yüz tamamen bitince yarım bırakılmış yüz çevrilir ve bal tamamen sızıncaya kadar makine işletilir.Sızdırılan ballar derin kaplar içerisinde dinlendirilirse mum kırıntısı vs. gibi yabancı maddeler yüze çıkar.

BALIN ANBALAJI VE SATIŞI
Diğer besin maddelerinde olduğu gibi balında taze olarak yenmesi en faydalı şekildir.Süzme ballar satılmadan önce rutubetsiz ve sıcaklığı 20 C civarında olan yerlerde muhafaza edilmelidir.Kış mevsiminde süzme balların en fazla kristalize olduğu sıcaklık 10-17 C dır. Eğer ballar uzun müddet bekletilecekse 15C ‘ nin çok altında tutulmalıdır.Aksi halde renk,lezzet ve enzimlerde değişiklik olur.26,5 derecenin üstünde saklanan ballar ya hiç veya çok geç donarlar.

SÜZÜLEN PETEKLERİN KOVANA VERİLMESİ
Son hasat mevsiminde, bal sızdırma makin asından çıkarılmış olan boş çerçeveler içerisindeki pek cüzi balın zayi olmaması ve boş peteklerin ertesi yıla kadar kolaylıkla ve temizce saklanması için bir ballığa çerçeveleri dizerek akşamüzeri kovana verilmelidir.Arılar hem petek gözlerinde kalan bal bulaşıklarını arılar ve hem de petekleri düzeltirler.

BOŞ PETEKLERİN ERTESİ YILA KADAR MUHAFAZASI
Arıcının en kıymetli sermayesinin kabartılmış petek olduğu ve arıların bir kilo petek yapmak için asgari 10 kilo bal yemek mecburiyetinde oldukları göz önünde tutularak kabartılmış petekleri ertesi yıla kadar bozulmadan iyice muhafaza etmelidir.Boş petekler ya her tarafı iyice kapalı sandık veya dolaplarda yahut ta altı üstü iyice kapatılmış boş ballık veya kuluçkalık sandıklarında muhafaza edilir.
Boş peteklerin en büyük düşmanı Güve Kelebekleri'dir.10 derecenin altında ki yerlerde saklanan petekler güvelenmez.Piyasada satılmakta olan Arı Farma firmasının çıkarmış olduğu “ GÜVESET “ ilacı da kullanılmaktadır.ARICILIKTA KULLANILAN ALET VE MALZEMELER


 

ARICI KÖRÜĞÜ

Arıcı körükleri büyük.orta ve küçük boy olarak yapıldığı gibi,galvaniz ve paslanmaz çelikten ve daha dayanıklı olması bakımından vinlex yerine deriden yapılmaktadır.Kullanıldıktan sonra içinin temizlenmesi ve yaş ıslak yerlerde bırakılmaması şartıyla çok uzun seneler kullanılabilir.Körüklerin içine önceden köz,kor ateş konulup üzerine yonca parçaları,kav,kuru mısır koçanı,mukavva gibi bol duman verici maddeler üzerine atılır. Ve arkadan körük elle sıkılarak duman püskürtülür.

Arılar dumanı görünce telaşlanır ve ilk iş olarak kafasını peteklere sokarak bol bal yutar.Midesi balla dolu olan arılarda çok hırçınlık yapmaz,insanı sokmaz ve dağılmazlar.Körük özellikle bal hasadında,bazen arı ailelerini birleştirmede,aktarma ameliyesinde ,yağmacılık görüldüğünde ,çerçeve kulaklarına toplanan arıları dağıtıp çerçeveyi kolay çıkarmada kullanılır.Kovan açılırken önce hafif dalgalar halinde 2-3 defa uçma deliğinden duman verilir.Sonra örtü tahtaları veya bezi kaldırılırken duman verilir.Körükten alev ve kıvılcımlar saçacak şekilde sert duman vermek doğru değildir.Arılar daha çok kızdırır ve hırçınlaştırır.

ARICI MASKESİ
Çok çeşitli maskeler vardır.Yalnız başa geçirilerek boyun kısmından bağlanan ‘BAŞLIK MASKELER' gövde ve kolları da koruyan ‘GÖMLEKLİ MASKELER',bütün vücudu kaplayan ‘TULUM MASKELER' gibi.
Beyaz Amerikan bezi ,patiskadan yapıldığı gibi daha kalın ve muhtelif renkli gabardinlerden,madeni plastik veya tülden yapılmış bol hava alacak, yavru ve yumurtaları görmeye mani olmayacak şekilde kafes tellerinden yapılır.Tül ve kafes tellerin beyaz değil koyu renkli olması gerekir ki petek gözlerindeki yumurta ve kurtçuklar daha kolay görülebilsin.Elbiselerin koyu renkli,kadife kıldan ve yünden yapılmış olması da sakıncalıdır.Arıları kızdıran bu malzeme ve koyu renkler yerine beyaz ve açık renkte kumaşlar daha iyidir.Arılarla meşgul olurken terleyip bunalmamak ,daha rahat,zevkli ve kolay çalışmak için maskeler bol hava alacak şekilde ferah yapılmalıdır.

ARICI ELDİVENİ
Arıcılara özel suretle yapılmış,kol dirseğine kadar çekilebilen eldivenlerde vardır.Bunlar deriden ve vinleksten yapılır.Eldivenlerin bilek üstünden yukarı olan kısımları bezden yapılır ve ucu lastikle boğulur.Piyasada çeşitli lastik eldivenler satılsa da arılar ince olan bu lastiklerden iğnelerini geçirirler.Elleri çok terletir.

EL DEMİRİ-KAZIYACAK
Yaklaşıp 3 cm. genişlik,25 cm. boyunda lama demirinden yapılmış, her iki tarafı bıçak ağzı gibi inceltilmiş ve bir tarafı 2-3 cm. kadar 90 derecelik bir açı teşkil edecek kadar kıvrılmış bir demir-çelik parçasıdır.Rahat tutulması için ortadan 5-6 cm kadar bir kısmı her iki taraftan törpülenmiş ve tıraşlanmıştır.Kıvrık kısmı iki çerçeve arasına sokulup kanırtılarak iki çerçeveyi birbirinden ayırmayı ,düz kısmı da çerçeve üst çıtası altına sokularak manivela gibi çerçeveyi yukarı kaldırmaya yarar.

ARICI FIRÇASI
Bal hasadında çerçeve üzerinde kalan arılar süpürmeye yaradığı gibi,ağaç gövdesi veya duvara konmuş oğul arılarını sepete süpürmede ve aktarma ameliyesinde işe yarar .Fırça kıllarına bal yapıştığında iyice yıkayıp,kurutulup bir naylon torba içinde saklanırsa uzun ömürlü olur ve kılları dökülmez.Arılığınızda fırça bulunmadığında kaz,hindi,kartal teleği,süpürge parçası veya ot demeti de kullanılabilir.

ARICI MAHMUZU
Uç kısmında rahatlıkla dönebilen,ortası yivli ve yivin dış çıkıntıları kertikli basit bir alet olup ,çerçevelere gerilen telleri,suni peteğe kaynatmaya yarar.Bu amaçla,çerçeve içi ölçüsüne göre yapılmış 12 mm. Kalınlığındaki üzeri çok iyi düzenlenmiş,zımparalanmış bir tahta kalıp yapılır.Suni petek çerçeve üst çıtası yivine tutturulduktan sonra teller üstte kalacak şekilde mumlu çerçeve bu kalıp üzerine yatırılır.Tel üzerine bu alet hafifçe bastırılarak telle suni petek kaynatılır.
Hava serinse,mahmuzun sıcak su içinde veya ateş yanında tutularak ısıtılması faydalıdır.Fazla ısıtmak veya tele mahmuzla fazla bastırmak,suni peteğin kopmasına kesilmesine neden olur. 20-25 derece sıcak bir oda veya havada iyi bir peteğe hiç ısıtmaya gerek olmadan çok kolaylıkla tel peteğe kaynatılabilir.Alttaki tahta kalıbın yüzeyi cilalı değilse petek tahtaya yapışabilir.Bunun için suni petek arasından çıkan kağıdın tahta kalıp üzerine konulması yapışmayı önler.

ARI YEMLİKLERİ
Pek muhtelif çeşitleri vardır.İlkbahar ve sonbahar da arı ailelerini kuvvetlendirmek ve açlıklarını gidermek için arıların şuruplanmasın da kullanılır.Hepsinde göz önüne alınan esas ,arılarda yağmacılığa meydan vermeyecek şekilde kapalı bir kap içinde arıların azar azar ve kolaylıkla şekerli şurubu almasını sağlamaktır.Galvaniz saç,plastik,ve tahtadan yapılırlar.Şurubun çabuk soğumaması da en çok göz önüne alındığından kovanın üstünden kapak altından verilen yemlikler daha yaygın ve kullanışlıdır.Uçma deliği önünden ucu içeriye girecek şekilde verilen plastik yemliklerde vardır. Bunlar daha çok sıcak mevsimlerde kullanılır ki şurup hemen soğumasın.Soğuk geceler arılar aşağıya inip alamadıkları gibi ,dışarıda çabuk soğur.Yemlik uçma deliğinin önünden gündüz alınmazsa yağmacılık tehlikesi olabilir.Kovan içinden verilen çerçeve iki yüzüne tahta geçirilmiş yemliklerde iyidir.Şurupluma yaparken örtü bezi veya tahtasını açmak gerektiğinden arı yuvasını üşütme sakıncası vardır.Bunu önlemek için yemlik üst çerçeve çıtasının orta kısmının açık yapılması ve örtü bezi veya tahtasından açılan bir delikten huni ile yemliğin doldurulması arıların üşütülmesini önler.Gezginci arıların en çok kullandığı çeşittir.Kovan üzeri ürkü tahtası ortasındaki delik üzerine konulan yassı yemlikler,iç kenarlarına çıta çakılarak yükseltilmiş kapaklar altına konulabileceği gibi ,ballıkları boş olarak koymak suretiyle de kullanılabilir.Arı ailesinin üst tarafı en sıcak yer olduğundan bu tip yemliklerden şurup alımı kolaylaşır.Bunların tek dezavantajı her defasında kovan kapaklarını açıp kapamak külfettir.Uçma deliğinden verilinde ise bu külfet yoktur.Yekpare örtü tahtasının yanlarına ve ortasına çıta çakıp yapılan yemliklerde ucuz ve kullanışlıdır.

BAL BIÇAĞI
Bal bıçakları iyi cins nikelajlı çelikten 20-25 cm. uzunluktaki bıçak kısmının altı düz ,üst kısmı balık sırtı gibi iki yana meyil vermiş ,sapı elde çok rahat kullanılabilecek bir şekilde yapılmıştır.Bal süzme makin asından geçirilecek olan üzeri sırlı ballı çerçevelerin sırrını bozmaya ve ilkel kovanlarda bal sağımı ile fenni kovana aktarma yaparken kullanılır.Bal sırrını petek gözlerini zedelemeden kolayca sıyırabilmesi için sıcak su içinde ısıtılmış olması gerekir.Elektrikle ısıtılan bal bıçağı da Avrupa da satılmaktadır.

SIR TARAĞI
Bal bıçağı gibi petek sırlarını bozmada kullanılır.Çok daha pratiktir.Petek gözlerini biraz yırtması gibi dezavantajı varsa da,bıçak gibi ısıtılma külfetinin olmaması ve bıçakla yapılan sır bozmada bala azda olsa su kaçma sakıncası olmaması nedeni ile tarakla bozularak elde edilmiş ballar daha makbul ve muteber sayılır.Bıçak veya tarak petek gözlerindeki balın santrifüj kuvvetiyle dışarı çıkarılabilmesi için kullanılması gereken birer gereç olup,normal bıçaklarla bu işin yapılmasına çalışmak faydadan çok ziyan getirir.

ANA ARI IZGARASI
Ana ızgarası 4,2 mm. genişliğinde uzunlamasına delinmiş çinko levhalar veya yine aynı aralıkta yan yana dizilmiş yuvarlak sert tellerden yapılır.Aynı ölçülerde plastik tende ana arı ızgarası piyasada bulunmaktadır.Arıların kanatlarını zedelediği için ,da kolay kullanılışına rağmen çinkodan yapılanlar makbul sayılmazlar.Bunun iyiliği iki kat arasına konulduğunda üst katın rahat oturması ve yanlarda boşluk kalmamasıdır.Tel ızgaralarda bunu telafi için ızgara çevresine çıtalardan bir kuşak geçirilir.Ana ızgarasından yalnız işçi arılar geçebilir .Ana arı ve erkek arı geçemez .Bu nedenle daha ziyade petekli bal satacak veya seksiyon balları elde edecek arıcılar tarafından kullanılır.Çünkü ana arının petek gözlerine yumurta bırakıp yavru yetişen gözler siyahlandığı gibi ,erkek arıların petekler üzerinde kalması,gezmesi de petekleri siyahlandırır.

ANA ARI KAFESİ
Yetim kovanlara ana arı vermekte kullanıldığı gibi geçici bir süre için ana arıyı saklamak veya posta ile başka yerlere nakletmede kullanılır.Anasız kovanlara verirken hedef,bu kafes içinde bulunan ana arıya kovandaki arı ailesinin kokusunun sinerek anayı öldürmelerine meydan verilmemesine dayanır.Pek çok çeşitleri vardır.İki çerçeve arasına açmak için büyük bir kibrit kutusu şeklinde olduğu gibi ,doğrudan doğruya gümeçler üzerinde ana ve birkaç işçiyi hapseden gümece sokulmak suretiyle kullanılanlarında vardır.Sert elek tellerinin yanlarını kıvırmak suretiyle de yapılabilir.

EŞEK ARISI KAPANI
Zayıf kovanlarda ballara musallat olan eşek arılarının yakalanıp imhasında kullanılan bu kapanlar dikdörtgen prizma şeklinde yapılmış dört tarafına sinek teli geçirilmiş bir kafesten ibarettir. Huni şeklinde uç tarafı kertikli bir teneke parçasının iki veya dört yüzüne geçirilmesi ve asmak için bir tutamak yapılması ile tamamlanmıştır.Eşek arılarının cezbetmek için ortasından sarkıtılan bir çengele et,balık,ciğer gibi yiyeceklerden bir parça tutturulur.Bunu yemek için giren arı bir daha çıkamaz.Hep içerde kalırlar.Doldukça suya bastırılarak öldürülen arılar çıkarılır,tekrar kullanılır.

POLEN KAPANI
Kovan uçma deliğinin veya iki gövde arasına açılan bir aralığın önüne monte edilen tahtadan yapılmış bu kutucuğun bir tarafından diğer ucuna kadar sokulabilen plastik bir plak vardır.
Arının arka bacaklarındaki sepetçiklerinde getirdikleri poleni bu deliklerden içeri girerken sıyrılıp aşağı düşerek ;3 mm. Genişlikte örülmüş kafes telinin alt tarafına yerleştirilmiş depoya veya plastik kutucuklara toplanırlar.
Son senelerde fenni kovanların dip tahtasında sabit olan polen kapanları da yapılmaktadır.
Arıcı her gün toplamış olduğu polenleri derleyerek 1-2 günden fazla kesinlikle bekletmeyerek hemen özel kurutma araçları veya temiz tahtalar üzerine sererek gölge bir yerde % 5 den daha çok su kalmayacak şekilde kurutulduktan sonra ağzı sıkıca kapalı plastik torba veya kavanozlarda saklar.Taze halde bala karıştırılarak ta tüketilebilir.Bu taktirde mutlaka buzdolabında saklanması gerekir.
Polen kapanları ve tipleri konusunda Sayın Enver ÖDER'in “bal arılarının beslenmesi” adlı yapıtının 203-207 sayfalarına bakılmasını önemle öneririz.

BAL MUMU ERİTME İBRİĞİ
Suni peteklerin çerçeve üst çıtasındaki yarıklara kaynatılmasında veya seksiyon çerçevelerin içine peteğin yerleştirilmesinde işe yarar.Balmumunun çabuk soğuyup katılaşmaması için çift çıdarlı yapılmıştır.Bu cidarın arsına su doldurulduğundan balmumu çabuk soğumaz ve hem de balmumunu benmari usulü eritilmiş olur.

ÇERÇEVE BİZİ
Sağlam bir sap ucuna uç tarafı sivri sağlam çelik bir tahta delicidir.Çerçeve yan çıtasına çerçeve telini geçirmek için delmeye yarar.Amatörce birkaç kovan için kullanılabilirside büyük çapta arıcılık yapanların matkap makin ası kullanması gerekir.

ÇERÇEVE TELİ
0.26 ‘ lık galvanizli teller muhtelif ağırlıklarda kelep şeklinde satıldığı gibi,muhtelif boyda ağaç ve plastik makaralara sarılmış olar akta satılır.Tellerin çok sağlam olması gerekir ki; çerçeve gerildiğinde kopmasın ve sonradan esneyerek gevşemesin.Sağlam olmayan tellerin saz teli gibi sert ve gergin bağlanması olanağı zayıftır.Ballı petekli çerçeveler bal süzme makinelerinden geçirilirken iyi tellenmemiş çerçeveler ortasından yarılarak peteklerin bozulmasına ve arıcının en büyük sermayesi olan kabartılmış peteklerin kaybına sebep olabilir.Her arıcının yedekte bulundurması gereken bu tellerin paslanmaması için kuru bir yerde ve nem geçirmez kağıt veya plastik torbalar içinde saklanması gerekir.Elektrik tellerinden sıyrılan bakır telleri kullanmak doğru değildir.

BAL SÜZME MAKİNASI
Galvaniz saç ve paslanmaz çelikten yapılmış bir kazan içinde çerçevelerin yerleştirildiği 2-6 kafes ile bunu çevirmeye yarayan dişli tertibatına bağlı ortası milli bir makinedir.
Fenni arıcılıkta,süzme bal üretecek olanların edinmeleri gereken en kıymetli ve pahalı bir alettir.Kafesler genellikle Dadan çerçevelerine göre 30x44 veya langstrot çerçevelerinin 25x44 çok rahatlıkla girebileceği boyutlardadır.
Ballı peteklerin sırları bıçak veya tarak ile sıyrıldıktan sonra bu sızdırma makinelerinin kafeslerine yerleştirilir.Dişli çarklara bağlı kolun çevrilmesi ile dönen kasnaklarda bulunan peteklerin hücrelerindeki bal , santifuj kuvvetiyle kazan cidarına atılır.Burada sızarak kazanda toplanan bal,kazanın altındaki özel bal muslukları ile boşaltılır.
Bu makinelerin elektrikle çalışanları ve 40. adet çerçeve alanları da vardır ki bunlara Radial süzme makineleri denir.

 

ARI KOVANLARI


 


 

ÇERÇEVELİ KOVANLARIN ,İLKEL KOVANLARA ÜSTÜNLÜĞÜ

Eski tip kovanlara nazaran fenni kovanların üstünlüklerini aşağıda kısaca belirttikten sonra fennilerde bu iyiliklerin nasıl ve ne suretle sağlanacağı da kısaca açıklanacaktır.
Eski usul kovanları icap ettiği zaman içerisini açarak kovanda ne olup bittiğini göremeyiz.Ana arıyı istediğimiz zaman bulamayız.Fenni kovanları ise istediğimiz zaman açarak icap eden fenni müdahaleleri yapabiliriz.Mesela ana arı ihtiyar ise bunu görür ,yerine genç ana verebiliriz.
Kovandan zahmetsizce arıları telef etmeden bal alabiliriz.
Fenni kovanlardaki zayıf arı ailelerini birleştirerek kovanı kuvvetlendirebiliriz.Ve böylece bal toplama mevsimine arılarımızı kuvvetli çıkararak bol bal toplatabiliriz.
Kovanda bal yemekten başka bir işi olmayan erkek arıların çoğalmasını önleyebiliriz.
Fenni kovanları gayet kolay olarak ve tek bir arı dahi telef etmeden istediğimiz bol çiçekli yerlere taşıyabiliriz.
İstediğimiz kuvvetli fenni kovanlardan suni oğul alabiliriz.
Çok bal almak için kovanın oğul vermesini kolaylıkla önleyebiliriz.
İlkbaharda arıları besleyerek arı ailesini kuvvetlendirebiliriz.Keza kurak giden senelerde sonbaharda arılarımıza şurup vererek kışın kovanı sönmekten kurtarabiliriz.
Kuluçkalık ile ballık arasına ana ızgarası koymak suretiyle bembeyaz oğul balları alabiliriz.
Kışın arılarımızın soğuktan ölmelerini önleyebiliriz.
Kovanları güve kurdunun tahribatından kurtarabiliriz.
Kovanlara hazır yapay petek vererek arıları muma değil bala çalıştırırız.
Ana arının kanadını kesmek suretiyle oğul arılarının uzaklara kaçmasını önleyebiliriz
FENNİ KOVANLARIN ÇEŞİTLERİ
Türkiye'mizde tutunmuş ,taammüm etmiş ve Tarım Bakanlığınca Türk arıcılarına tavsiye edilmiş iki çeşit kovan vardır.
1- Langstrot kovan
2-Dadan kovan
Bu iki tip kovan arasındaki farklar ise şöyledir.
Langstrot kovanı çerçeve ölçüsü içten içe 22x42 cm.dir.Dadan kovanınki ise 27x42 cm.dir.Yani dadan kovanı çerçeveleri langstrot'tan 5 cm. daha derindir.
Langstrot kovanı bir katta 10,Dadan kovanı ise 12 çerçevelidir.
Langstrot kovanın alt kattaki kuluçkalık ile üst katlara konulan ballıklar aynı ölçüde olduğu halde Dadan kovanların ballığı yarımdır.Yani çerçeve ölçüleri alt kattaki gibi değildir.17x42 dır
Langstrot kovanları 2.5 cm. kalınlıkta tahtalardan.Dadanlar ise en az 3 cm. kalınlıkta tahtalardan yapılır..
ARICILIĞA BAŞLARKEN DADAN MI.
LANGSTROT'U MU TERCİH EDELİM ?
Bol çiçekli yüksek sert iklimli yerlerde dadan ile çalışmak daha vermeli ve faydalı olur ise de;
Dadan kovanlarının idaresi biraz daha güçtür.Alt üst çerçevelerinin standart olmaması dezavantajı dışında,daha ağırdır. Langstrot kuluçkalık veya ballığındaki dolu bir çerçevenin ağırlığı,yaklaşık 3.kg. civarında olduğu halde,dadanın ki 4.5 kilodan aşağı değildir.
İyi verimine rağmen maliyeti daha yüksektir,pahalıdır.
Türkiye'de seri halde dadan imalatı yapan bir kuruluş olmadığı halde,hemen,hemen,seri imalat yapan tüm firmalar yalnız langstrot kovan imal eder.
Langstrot kovanın kuluçkalığını ,5 cm. eninde tahtadan yapılmış bir kasnak ile alttan
yükselterek 10 çerçeveli dadan'a tebdil kolayca mümkün ise de , dadan'ı langstrot'a çevirmek güçtür.
BİR KOVANIN PARÇALARI NELERDİR?
Dip Tahtası:Gövdenin üzerine konulacağı bir tabladır.
Kuluçkalık:Altı ve üstü açık kasnak şeklinde bir sandıktır.
Ballık:Bu da kuluçkalık gibi dipsiz,kapaksız sandıktır.
Örtü Tahtası:Parça tahtalar,bez,kalın camdır.
Kapak:Gövdesi yağmur yaştan koruyacak menteşesiz bir kapaktır.
Çerçeveler:a-Üstteki çıta, çıta 24 mm. En ve kalınlıktadır.İki uç tarafına 18 mm. kulak bırakılarak yarı kalınlığından kesilmiştir.47.5 cm.dir.
Yan çıtalar:üstü 36-38 cm. 9 cm.den sonraki altları 2 cm. eninde kalınlığı ise 1 cm. dir .Standart boyu 24 cm.dir.
Alt çıta: uzunluğu 42 cm. eni 2 cm. ve kalınlığı 1 cm.dir.
KOVAN YAPARKEN DİKKAT EDİLİCEK ÖLÇÜLER
Fenni kovanların bütün ve tek özelliği .Arıların yaşamını sürdüreceği,bal ve yavru yapacağı çerçevelerin,kolayca kovana sokulup çıkarılabilmesidir..Aşağıda vereceğimiz basit ölçüler;verilenden dar olursa arılar çerçeveyi propolis ile kovana yapıştırır çıkmaz.Geniş olursa arılar araya petek indirirler tüm düzen bozulur.
Bu nedenle hangi tip ve şekilde kovan olursa ,olsun çok önemle dikkat edilecek basit birkaç ölçü sudur.
Kovan dip tahtası ile çerçeve alt çıtası arasındaki açıklık en az 1.5 cm.den çok 3 cm. olmalıdır.Standarttı 2.5 cm.dir.1cm.den az olursa kovan iyi havalanmadığı gibi arıyı güve kurdu tahribatından da kurtaramazsınız.
Çerçeve yan çıtası ile kovan içi yüzeyi arasındaki açıklık ise 6-7.5 mm. Olmalıdır
Kovan üst çıtası ile örtü tahtaları arasındaki açıklık ise 8-10 mm olmalıdır.
Bir çerçevenin ortasından,diğer yanındaki çerçevenin ortasına kadar olan aralık 36-38 mm. olmalıdır.Yukarıda verdiğimiz. Ölçüye göre yan çerçevenin üst kısmının enine 36-38 mm. Yapmışsanız bu iş tamamdır.Yapamamışsanız parmaklarınızla aralayıp bu 36-38 mm. Mutlak muhafaza gerekir.
Fenni kovan yapmasının püf noktası bu şaşmaz ölçülerdir.Amatörce arıcılık yapacaklar,evlerindeki iki boş teneke hacmi civarındaki sandıklarını bozmadan kovan yapacaklar ise;o zaman bu sandığa konacak çerçeveleri yukarıdaki ölçüye göre ayarlamalıdırlar.
UÇMA DELİĞİ
Kovan uçma deliği 1 cm. Yükseklikte ve 20 cm. Boyunda bırakılır.Daha yüksek bırakılırsa kışın fındık fareleri girebilir.Uçma deliği ön tarafa testere ile konik üçken şeklinde de 3-5 tane açılabilir.İngiltere de çoktur.Hava sirkülasyonunun daha mükemmel olduğu düşüncesindedir.
Uçma tahtası ise en az 8 cm. eninde olmalıdır.Bu sabittir.Kamyonlara daha çok kovan sığdırmak ve nakliyatta uçma deliğini kolayca kapatmak için menteşeli yapanlar da vardır.
ÇERÇEVELERE SUNİ PETEGİN TAKILMASI
Çerçevenin yan çıtalaşırının tam orta kısmından bir biz veya çerçeve delen makinesi ile açacağımız delikleri;önce üst çıtanın 3 cm. altından,sonraki delikleri ise bunun 5-6 cm. altından açınız. Teli bu deliklerden geçirerek ucu boş kalan teli çerçeveye sıkıca bağlayınız.Bu bağlama a) ya çerçeveye çakılan bu başlı ufak bir çivi,b) ya o deliğin hemen yanına açılan ikinci bir delikten geçirerek telin ucunu gerilerek tele sarma,c) ya da en kolayı telin ucunu çerçevenin yarı tarafından aşırıp,gerilecek tele bağlamak suretiyle yapılır.
Bazı kovan imalatçıları ,çerçevelerin yan çıtasındaki delikleri de açılmış olarak satarlar ki bu tercih sebebidir.
Tellerin sırası en az 3-4 sıra olmalıdır.
Çerçevelerdeki ballar,bal süzme makin asında süzülürken ,çok sıralı telli çerçeveler daha dayanıklı olur ve petekler çabuk bozulmazlar.
Gerilen teller saz teli gibi gergin ve birbirine paralel olmalıdır.0.26-0.50 ‘ lık teller dayanıklıdır.İyi gerilir çekince kopmaz.
Çerçevelere tel germe işini kış aylarının boş günlerinde yapıp hazırlamanız baharda işinizi çok kolaylaştırır.
Hazır peteğin bir kenarı,üst çerçevedeki 3-5 mm. Derinlik ve 2-3 mm. Genişlikte çerçevenin tam ortasından açılmış zıvanaya iyice yerleştirilir.Sonra bu üst çıtanın sırtı tabana gelecek şekilde çevrilerek,iki baş taraftan yuvarlanmış mum peteğin yarığına sıkıca tutturulması için basılır.Aynı işlem çerçevenin ortasından 1-3 yere daha yapılır.Öyle ki çerçeveyi kaldırıp hafifçe silkseniz bile artık yapay petek düşmez.
Çerçevede böyle bir yarık açılmamış ise;peteğin bir kenarı ,yatırılmış çerçevenin kıyısına gelecek şekilde konularak,çerçeve çıtasının yarı enine kadar parmakla bastırılarak yapıştırılır.Sonra arka ucu ıslatılmış bir kurşun kalem veya özel yapılmış bir tahta parçası ile bu parmakla yapıştırılmış kısmın üzerinden boydan boya bastırılarak,mum kenarının çerçeveye daha sık yapışması sağlanır.
Çerçeve çevrilince üst çıtanın orta kısmından bükülen petek teller üzerine yatar.Bazı arıcılar daha sıkı tutsun diye ters tarafın dibi nede birkaç yerden mumla lehimlerler.
Yuvarlatılmış mumla yapıştırmak istemeyenler ,bir cezvede veya daha iyisi özel yapılmış çift cidarlı mum eritme kaplarında erittikleri ham mumu çerçeveyi eğik tutarak azar,azar petek dibine döküp kaynatılır.Lehim gibi.
Bu mum eriyişi çok sıcak olursa,temel peteği de eritir ve emekleri boşa verebilir.
Üst çıtaya bağlanmış olan petek,teller üzerindedir.Bunu birde tele kaynatmak için!
Tahta kalıp veya bulunmazsa,bir kitap düz bir yere konur.Üzerine petekler arsından çıkan mumlu kağıt serilir.
Telli ve mumlu çerçeve bu kalıbın üzerine konulur.Tabii ki mum altta,gerili teller yukarıya gelecektir.
Bir ispirto lambası veya kaynar su içinde ısıtılmış mahmuzun ruleti,tel üzerinden hafifçe bastırılarak uygulanır.Sıcak yaz günlerinde veya 24-26 derece sıcaklıktaki bir odada bu iş yapılıyorsa ,mahmuzu ayrıca ısıtmaya gerek yoktur. BAL ARILARININ DÜŞMANLARI


 

PETEK GÜVESİ

Kovanlarımıza musallat olarak büyük tahribat yapan Güve Kurtlarını tanımayan arıcı yoktur.

Akşamları kovan çevresinde uçuşan gümüşi renk kanatlı küçük kelebeklerin,zayıf arı kovanları içine girerek,dip tahtasına,arısız boş petek gözlerine bıraktığı yumurtalardan çıkan kurtçuklar ;peteklerde galeriler açarak ve örümcek gibi ağ örerek onların bozulmasına,rastlandığı yumurta ve kurtçukların ölmesine sebep olurlar.
Arılara güvenin zarar vermemesi için göz önüne alınacak hususlar şunlardır.
Kovanları ve bilhassa kovan dip tahtalarını daima temiz bulundurmak.
Zayıf kovanların uçma deliklerini gerektiğinden fazla açmamak.
Arı ailelerini de daima kuvvetli bulundurmak ve kovanda arıların işgal etmediği boş petekler bulundurmamak.
Kovan dip tahtası ile çerçeve alt çıtası arasındaki açıklığı 2-2.5 cm. den daha az bırakmamak.
Güveli petek ve çerçeve varsa çıkarıp,imkanlar nispetinde temizleyip,kuvvetli kovanlara vermek.Onları temizletmek.
Eski arıcılarımız çam sakızı,tezek,kuru nane dumanı vermek ve sirke püskürtmek suretiyle güveleri imha ettiklerini zannederlerse de doğru değildir.Bu şekilde ancak birkaç yaşlı güve kurdu kovanın dibine düşer.Zaten tahribatını yapmış,işi bitmiş kurdu bir gelberi ile dışarı alırlarsa da kovan bu zararlıdan kurtulmuş olamaz.Şurup lamalar arı ailelerinin kuvvetlenmesini ve zararlı ile savaşını kolaylaştırır.Sıfır derecenin altındaki ısılarda 2-24 saat bırakılan peteklerdeki güve kurtlarının tümü ölür.
Piyasada Güve kelebeği ile mücadele için ilaç bulunmaktadır.

VARROA ZARARLISI
Bal arılarının yumurtadan çıkıp kurtçuk haline gelmesinden sonra,her yaşta kanlarını emmek suretiyle zarar veren bu kenemsi parazit,arıların yavaş,yavaş ölerek kovanın sönmesine sebep olur.
Çıplak gözle bakıldığında siyaha yakın koyu kahve renkte ,yaklaşık 1.mm. boy ve 1.5 mm. Genişliğinde balık puluna benzer parlaklıkta 4.çift ayaklıdır.Bir arı üzerinde veya hücredeki yavruda 1-6 adet rastlanabilir.Genellikle arının birinci ve ikinci boğum aralarına tutunmuşlardır.Karın kısmı gibi dışardan daha az görülebilir yerlerde olup çok seyrek olarak göğüsle baş arasında da rastlanır.
Bu zararlı ile savaş için çok ve çeşitli ilaçlar piyasaya çıkarılmıştır.Tarım Bakanlığının ruhsatını taşımayan ilaçları çok ucuza da gelse kullanmamak gerekir.Kovanda bal ve yavrunun en az bulunduğu geç sonbahar ve ilkbaharda kullanılmalı.Arıların bal derlediği devrelerde kesinlikle kullanılmamalıdır.
Ruhsatlı Varroa ilaçları : Perizin - Varroset - Formiset - Rulamit - Varrooxalic
İlaçsız Teknik Önlemler
Daha çok erkek arı gözlerinde ürediğinden,erkek arı hücreleri sırlandıktan sonra zaman,zaman kesilip yok edilmelidir.
Kovanlar sürekli güneş alan yerlere,toprak seviyesinden en az 40-50 cm. yüksek yerlere yerleştirilmesidir.
Arılar çiçek tozu veya onun yerine kullanılan proteince zengin (Soya unu,süt tozu vs.) yemlerle beslenmelidir.
Arılıkta,arıların yuvalarını şaşırmaması için gerekli önlemleri almanın da sirayeti önleme bakımından faydası vardır.

ARI BİTİ
Arı bitleri , varroa gibi kan emici değil,arıların yediği besinlere ortak,sofra arkadaşı gibidir.
Bu da yaklaşık 1.5 mm. boy 1mm.genişliğinde olup koyu kahve renktedir.Yavru arılarında bulunmaz.Ergin arıların baş ve sırt kısımlarında bulunur.Onların besinine ortak olarak aileyi zayıflatır.Üç çift bacaklıdır.Bilhassa ana arıya musallat olur.Bazen 2-3-5 ve hatta 15-20 adet bir anada görülebilir.Daha ziyade zayıf kovanlarda rastlanan bu bitle şöyle mücadele yapılır.
Ana arıyı bitten temizlemek için ,ana avuç içerisine alınır.Sigara dumanı üflenerek bir müddet iki avuç kapalı tutulur.,bitlerin ana arıyı terk ederek avuç içine düştüğü görülür.Daha fazla bekletilmeden ana kovana iade edilir.Bu şekilde ana bitten temizlenebilir.Ucu inceltilmiş bir kibrit çöpü veya diş kürdanının ucu bala batırılır.İki kanadından sol elin baş ve şahadet parmaklarıyla tutulmuş olan ana arının,üzerindeki bitlere çöpün ballı ucu hafifçe dokundurulursa ,bala yapışan bit ana üzerinden kolayca alınır.

ARI KUŞLARI
Havanı bulutlu puslu günleri ile yaz sonlarında arılıkların etrafına üşüşen Arı kuşları;Vık ,vık ötüşleri ile geldiğini belli eder.Uçuşa çıkan arıların üzerine atılarak yakalar ve yer.Aslında sinek,tırtıl,kelebek,çekirge ve böcek kurtçuklarıyla beslenen bu faydalı kuş,bunları bulmadığı günlerde .Arılara zarar verir.Arılara zarar veren tek kuşta bu değildir.Bundan başka daha 30-40 çeşit kuş arılarımızı yiyebilir.Fakat bunlar sıcak memleketlerde,Afrika'ya göçten evvel oburca ve arıcının gözü önünde arsızca yediklerinden arıcıyı üzer.Bazen kovanların önüne kadar sokulur.Taş,toprak hatta tüfek atmakla bile arılık çevresinden ayrılmazlar.60 gr. Ağırlığında 25-30 cm. boyundaki bu süslü kuşların eti de pek lezzetli olmamakla beraber yenir.
Arı ailelerini söndürecek kadar zarar vermezler. 5-10 günde kaybolup giderler ise de ,arı üremesinin en kısa olduğu son güz de,kışa girecek ailelere verdiği zarar azımsanamaz.
Arı kuşu ,hemen her arıcının tanıdığı,sarı,yeşil,kadife gibi parlak tüylü ,sığırcık büyüklüğünde ,uzunca siyah gagalı ve kırmızı ayaklı çok süslü bir kuştur.
Göçebe kuşlardandır.İlkbaharda,havaların ısınması ile birlikte gelen bu kuşlar,yaylımda olan arıları yakalar ve yerler.Vurulan bir arı kuşunun kursağından 70-80 adet bal arısı kafasını saymak mümkündür.Yarım saatlik bir sürede 22 hücum yaparak her seferinde bir arı kaptığı da tespit edilmiştir.

EŞEK ARILARI
Eşek arıları;Bilhassa Nisan ve Mayıs aylarının yağışsız ve kurak geçtiği senelerde çok görülür.Yaz ayları ve sonbahar boyu zarar yapar.Kışın tümü ölür.Kışı kuytu bir izvede
Geçiren ana , baharda yumurtlamaya başlar ve çoğalır.İki çeşidi vardır. Kuzey Anadolu ve Trakya da “Kara-alacalı-sarı” ve Ege ,Akdeniz bölgesinde”Kahverengi -sarı-alacalı” çeşitleri vardır.Havada,kovan kapısı önünde ve hatta kovan içinde arıları yakalayarak öldürür,kanat ve kafalarını kopardıktan sonra yuvalarına taşırlar ve kovan içinde bal yerler.Bal arılarından daha büyük,kuvvetli ince yapılı ve açık sarı renktedirler.
Mücadelesi:: En iyi mücadele tarzı yuvalarını bulup imha etmektir.Bütün arıcıların birleşip mücadele etmesi daha faydalıdır.Eşek arıları yuvalarını çatı aralarında ,ağaç kovuklarında,duvar oyuklarında ve toprak içerisinde yaparlar.
Kovan önünde bekleyerek cetvel tahtası biçimindeki bir tahta parçası ile uçma tahtasına konan eşek arılarını öldürmek,kovanların yanına asılan arı kapanlarına arsenik,talyum sülfat gibi zehirlerle bulaştırılmış et ve ciğer parçalarından yemler koymak suretiyle eşek arılarını öldürmekle kesin sonuçlu bir mücadele tarzı değildir.En iyisi yuvalarını bulup toptan imha etmektir.

KURU KAFA KELEBEĞİ
Vücut uzunluğu 6 cm. olan Ağustos,Ekim ayları arasında ve daha çok geceleri kovanların etrafında dolaşarak içeri girmek ve bal emmek ister.Kovana saldırdığı sıralarda kuvvetli sesler çıkarması arıları telaşa düşürür.Gayet kuvvetli kanatlarını çırpmak suretiyle yolu üzerindeki arıları kolaylıkla kaçırabildiği için büyük bir mukavemetle karşılaşmadan kovana girer ve pek fazla miktarda bal emmek suretiyle zarar verir.Buna karşı en iyi tedbir ,uçma deliği önüne 5 mm. Den geniş olmayan kafesli tel koymaktır.Sırtında ölü insan kafası gibi bir şekil bulunması nedeniyle ölü başı kelebeği de denen bu zararlı ,kuvvetli kovanlara girdiğinde arılarca öldürülmekte ve kovanlardan çıkaramadıklarından,dip tahtasında kokuşmaması için propolis ile mumyalamaktadırlar.Arıcılar bilhassa akşamüzeri kovanların çevresinde gürültü ile uçan ve iri uzun bir çekirgeye benzeyen bu kelebeklere rastlamış olmalıdırlar.

FARELER
Kovanları delerek veya küçükleri kovanın uçma deliğinden girerek petekleri kemirmek,arı ve yavrularını yemek suretiyle kışın arıların uyuşuk olduğu zamanda zarar yaparlar.
Bunların zararına meydan vermemek için bilhassa kışın içeri alınan kovanların kapılarını madeni levhalarla daraltmalı ve fare deliklerine zehirli fare yemleri atmalı veya tuzaklarla fareler yakalanmalıdır.

ÖRÜMCEKLER
Kovan yakınlarında ördüğü ağlara takılan arıları yerler.Arılığın temiz tutulması yeterlidir.

KARINCALAR
Çeşitli karıncalar arıların can sıkıcı düşmanıdırlar.Bilhassa kovana teşkilatlı bir surette hücum ettiklerinde fazla zarar getirirler.Genellikle zayıf kovanların bal ve şerbetine ortak olurlar.Seyrekte olsa bazı defa karıncalar yavrulara da zarar verirler.Hatta eski arıların göğüslerini kemirirler ve midelerindeki lal usareyi alırlar.Yine arıları rahatsız etmeleri de bir zarar sayılabilir.Bazı kes zayıf kovanlar karınca taarruzuna uğramış yuvalarını terk ederler.
Karıncaların zararından arıları korumak için yuvalarını bulup geceleri sıcak su yahut petrol vasıtasıyla yok etmek iyi bir mücadele usulüdür.Mücadele zehirli,aldatıcı maddelerle onları yok etmek iyi bir mücadele yok etmek suretiyle de yürütülmektedir.Örneğin kovanın yanına peşinen ağzı ızgaralı,içinde zehir şurubu . bulunan kutucuklar yerleştirmek önerildiği gibi kovanın yüzeyini soğan ile silmek,veyahut sandığın dibine tuz koymakta karıncaları tedirgin eden vasıtalardır.Bu mücadele kovan sandığının ayaklarını su ve petrol dolu kaplar üzerine koymakla da yapılabilir.Bir çoğu arıcılar,görülen yuvalara bir çay bardağı gaz yağı dökerek uzaklaştırılır.Bazen kovan kapağı altındaki örtüler arasına binlerce yumurta bıraktıkları da görülür.Süpürge,boya veya arıcı fırçası ile temizlenir atılırBAL ARILARININ HASTALIKLARI


 


 

AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ

Bir bakteri tarafından meydana gelen,hem larf ve hem de pup devresinde tahribat yapan çok salgın bir hastalıktır.Kısa zamanda yayılarak kovanı sarar.Kovanda bir çöküntü,bir durgunluk hakim olur.Kovanda kokmuş et veya tutkal kokusu meydana getirir ki bu koku hasta olup ölen larflar tarafından yayılan kokudur.Hastalığın ilk devresinde açık kahverengi olan kurtçuklar koyulaşır ve gözün dibine yapışkan bir pelte olarak yığılır.Daha sonra kuruyarak arılar tarafın dan temizlenmez bir hal alır.Hasta gözdeki larvaya batırılan bir çöp çekildiğinde iplik gibi uzama görülür. Petekler inceldiği zaman açık ve kapalı gözlerin karışık olarak bulunduğu ve kapalı gözlerin üstünde çöküntüler gözükür.Ayrıca kapalı gözlerin üzerinde parçalanma ,delinme halleri görülür.Hastalık fark edildiği anda yayılmayı önlemek için hasta kovanlar tedaviye alınmalı ve sağlam kovanlara koruyucu olarak Terramyein , Stroptomycin veya Sulfathiazole verilmelidir.


 

AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ

Hastalık sadece larf devresinde kendini gösterir.Tahribatı Amerikan Yavru çürüklüğünden az olmakla beraber tehlikeli ve salgın bir hastalıktır.Hastalığın ileri devrelerinde larflar siyah renge dönüşür. Larf ölülerin kokusu ,kokuşmuş ve ekşimiş et kokusundadır. Larflar yapışkan olmadığından çöp batırınca uzamaz.Hastalık bilhassa zayıf ve kötü kışlatılmış kovanlarda görülür.Bu nedenle kovanı kuvvetli bulundurmak,hasta gömeçleri almak ve hatta ana arıyı iki hafta yumurtlamaktan alıkoymak koruyucu tedbirlerin başında gelir.


ADİ YAVRU ÇÜRÜKLÜK
Hastalık mikrobik olmadığından bulaşıcı ve tahripkar değildir.İlk ve sonbaharda havanın ani değişmesiyle meydana gelir.Havanın aniden soğuduğunu gören arılar kendilerini üşütmemek için bir araya toplayarak kenarlardaki yavruları ihmal ederler,dolayısıyla yavruların üstü basılmadığı,arılarla ısıtılmadığı için soğuktan ölmeler meydana gelir.Ayrıca nektar ve polen kaynağının kuruması nedeniyle açlık çekilmemesi için fazla görülen larfların atılmasıyla da kendini gösterebilir.Yine aniden bastıran sıcaklarda kovanın yeterince havalanmaması yavru ölümlerine sebep olur.Hastalıktan korunmak için kovanda fazla veya eksik çerçeve bulundurulmamalıdır.Gerektiğinde yemlenmeli ve ani hava değişimlerinde uçma delikleri daraltılıp,genişletilmelidir.

DİZANTERİ (ADİ İSHAL)
Hastalık genellikle kışın,bazen sonbahar sonu,ilkbahar başlangıcı veya çok yağışlı yaz günlerinde bile görülebilir.Mikrobik olmayıp hazım bozukluğundan ileri gelir.Hasta arı koyu sarı,sulu,yapışkan ve fena kokulu bir pisliği kovanın rasgele yerlerine çıkarılarak bulaştırır.
Hastalığın meydana geliş sebepleri: Arının kışa az balla girip çok çiçek tozu yemesi.Kışın arının fazla rahatsız edilip fazla bal yemesi.Pekmez,üzüm gibi çabuk bozulan yiyeceklerle beslenmesi.Sonbahardan kışa girerken sırlanmamış,serpinti balların arıya yiyecek olarak bırakılması.Şurup lamayı geç ve su oranı fazla olarak,aynı zamanda ekşimiş olarak verilmesi ,ishali meydana getiren sebepler olarak sayılabilir.Dikkat edilir bu sebeplere meydan verilmezse ishale pek rastlanmaz
Tedavisi:Şurup suyu kaynatılırken,suya kurutulmuş nane koymak,şuruba az miktarda alkol koymak gibi işlemler yapılır,fakat taze limonlar alınarak ortadan yemeğe sıkılacakmış gibi kesilir,suyu akmayacak şekilde dik tutularak çatalla su tulumcukları patlatılır ve içine bir avuç toz şeker koyup emdirilirse ve ishalli kovanlara bunlardan üçer parça vermek suretiyle yedirilirse ishali daha fazla yayılmadan durdurur.Yalnız bu işlem üç gün tekrar edilmelidir.

NOSEMA (BULAŞICI İSHAL)
Apis denilen tek hücreli bir parazitin meydana getirdiği bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalıktır.Parazitin sporları rüzgar,su,çiçek,vs. gibi muhtelif yollarla arı midesine girer ve epitel hücrelerinde çoğalır.Arının gıdasına ortak olduğu gibi salgıladığı zehirli salgılarla arıyı öldürür.Hasta,arıda bazen ishal ve bazen de kabızlık görülür.Bundan başka zayıflık titreme ,kısa uçuşlar,paket halinde ölümler yağlı bir görünüş .arz etmeleri ,karınlarının şişkinliği hep nosema belirtileridir.
Pratik teşhisi ;Sağlam arı midesi suda ezilip kaynatılırsa,suyun rengi yeşil,sarı veya esmer renkli olursa sağlam arı demektir.Hasta arının midesi ise sporların çokluğu dolayısıyla süt gibi beyaz olur.Hastalığın yayılmasında kışın arıyı üşütme etkin olur.Tedavisi güçtür.Tedavi için ve koruyucu olarak Fumıdıl -B (1 Litre şuruba 1 kaşık) .ilacı verilir. Nosemalı bir kovan 35-37 derecede 10 gün tutulursa hastalık geçmektedir .Isının hastalığı yapan sporlar üzerine etkisi büyüktür.

MAYIS HASTALIĞI
Daha ziyade Mayıs ayında ve genç arılarda görülen mayıs hastalığı ,yavrulara süt yetiştirmek için çiçek tozundan fazla miktarda ve bu arada küflü olanlarını da yiyen geç arılara zarar verir ve onları öldürür.Bazı arıcılar,mevcut petekleri kovanlara vererek temizlemek isterler ki bunların gözlerinde bulunan küflenmiş çiçek tozları bu hastalığın baş göstermesinde mühim bir rol oynar.
Mayıs hastalığına tutulan arılar,kovanın etrafında bir şey arıyormuş gibi uçuşur,bir müddet sonra düşer,kalkmak ister fakat muvaffak olamazlar.Kantları titrer,karınları fala şişkin görünür ve içerisi çiçektozları ile doludur.Arılardan bir kısmı uçma deliği önünde bir kısmı da daha uzaklarda ölü olarak bulunur.Mayıs hastalığı bilhassa genç arılarda ölüme sebep olduğundan gerekli tedbirler zamanında alınmazsa kovan kısa zamanda kuvvetten düşer,bazen tamamıyla söner.
Arıları bu hastalıktan korumak için en iyi çare onlara küflü çiçek tozu yedirmemeye elden geldiği kadar dikkat etmektir.Havasız kovanlarda rutubet,mevcut çiçek tozlarının küflenmemesine sebep olduğundan,böyle kovanlarda da mayıs hastalığı sık,sık görülebilir.Onun için,mevsim müsait olur olmaz kovanları havalandırma işi ihmal edilmemelidir.
Küflü petek görülür görülmez,bunların hemen kovandan uzaklaştırmak,mayıs ayında arılara muntazam ılık su vermek,bu mevsimde arı suluklarına,bir litre suya yarım çay kaşığı tuz ilave etmek ve hastalık görünmüşse arılara birkaç gün ballı su veya şerbet vermek,bunun içerisine de bir litreye 2 adat Aspirin katmak çok faydalıdır.

KİREÇ HASTALIĞI
Mantar' i bir hastalıktır.22-30 derecede ve nemli yerlerde süratle çoğalabilmek eğilimindedir.Bu mantarlar önce petek gözlerine,sonra larflara sirayet ederek larfları öldürürler.Erkek arı gözlerini çok tahrip eder.Ölen larf beyazlaşarak büzülür ve kireç şeklinde sertleşir.Başlangıçta beyaz olan misiller daha sonra koyulaşarak petekleri siyahlaştırırlar.Nemli yerlere kovanları koymak,sehpa üzerine koymak iyidir.Hastalığa yakalanan kovanlar sodalı su ile yıkanıp petekler alınmalıdır.
Tedavisi için piyasada Arı Farma firmasının ürettiği Kirecidin ilacı bulunmaktadır.

TAŞ HASTALIĞI
Bu da bir mantar tarafından meydana gelir.Yeşil küf şeklindedir. Larfların iç organlarına (sindirim sistemine) tesir ederek salgıladığı zehirle larvayı öldürür.Hastalık balada geçer ve yiyenlerde ağrılar yapar.Kovanlar sodalı su ile iyice yıkanmalı ve petekler yakılmalıdır.

PARATİFO
Hastalığı bir bakteri yapar.Bu bakteri arının bağırsaklarında her zaman mevcuttur.Vücudun direnci kırıldığı anda hemen çoğalarak hastalığı meydana getirir.Arıda zayıflık,uçmama ve ishal ile gelen ölümler görülür.İlkbaharda havaların iyileşmesiyle birlikte ortadan kaybolur.İyi kışlatma ve iyi bakım hastalığı engel olur.

MOR ÇÜRÜKLÜK
Bazı bitkiler zehirli nektar veya polen ihtiva ederler.Bunlarla beslenen larflar zehirlenerek ölür.Renkleri mavi,mor duruma gelir.Bilhassa mayıs ve Haziranda görülür.Bu bitkilerin çiçeklerinin periyodu geçince hastalıkta geçer.En iyisi de belirtiler görüldüğü anda arıları o mıntıkadan uzaklaştırmaktır.

SEPTİSEMİ
Hastalığı yapan tek hücreli bakteridir.Bakteri nemli yerlerde ve pis sularda bulunur.Bulaşma teneffüs yoluyla olup,oradan kana geçer ve çoğalır.İfraz ettiği zehir nedeniyle arı sütü gibi beyaz bir renk alır,kokar ve çürür.Ele alındığında tutulan yerden kopar ve dağılır.Hastalıktan korunmak için arıyı güneş ışığı alan ve pis sulardan uzak yerlerde tutmak gerekir.

KARALIK
Sebebi belli değildir.Yaşlı arılarda tüy dökülmesi ve renklerin siyaha dönüşümü ile dikkati çeker.Yeni ölen arılar ağır bir koku meydana getirirler.İlkbaharda mevsim normale dönünce hastalık kaybolur.Tahribatı yaşlı arılarda olduğundan pek önemli sayılmaz.

PARALİZ
Hastalık porselen süzgecinden bile geçebilen çok küçük bir virüs tarafından meydana gelir.Bilhassa ilkbaharda görülür.Hasta arı zayıf ve tüysüz olup,kovandan dışarıya kendini sürüyerek atmaya çalışır.His duyguları körelmiştir.Dokunulduğunda hafif bir hareket meydana gelir.Hastalanan arı ölmeye mahkumdur.İlaçla tedavisi yoktur.

AMIBİASE
Hastalığı bir amip yapar.Arının malpigi borularına yerleşip çoğalır.Kendi zararından başka pis kokulu bir ishal meydana getirir.Hastalık daha ziyade değişik yemlerle besleme ,kötü kışlatma ve durgun sulardan bulaşır.Tedavi yerine hastalığı meydana getiren unsurlara dikkat etmek gerekir

AKARİYOZ (UYUZ)
Arıların nefes borularına yerleşerek kan emen bir parazit(acar pis) solunumu güçleştirerek arıyı öldürür.Parazitin yerleştiği. Traheler sertleşir ve içinde parazitin artık maddeleri toplanarak elastikiyetini kaybeder,iş yapamaz bir duruma gelir.Arıda titreme,ürperme ve kısmi felç meydana geldiğinden arı uçamaz. Belirtileri no semaya benzediğinden kesin teşhis mikroskopla yapılır.Bulaşıcı olduğundan kovanı söndürebilir.Daha ziyade kışın ,ilkbahar aylarında görülür.Zira yazın işçi arılar azami iki ay yaşadıklarından bu müddet hastalık sporlarının olgun hale gelmeleri için yeterli değildirARILARIN YAŞAMINDA GÖRÜLEN DİĞER ANORMAL HALLER .


 

YALANCI ANA (SAKACIK)

Sakacık,üç hafta veya daha fazla bir müddet anasız kalmış ailelerde,işçi arıların yumurtlaması durumudur.Sakacık olan ailelerde yavrular gayri muntazam olarak erkek ,hatta işçi arı hücrelerine serpiştirilmiş bir şekilde olurlar.Bu durumu yer darlığından örtü,bazen hücreler ikişer tane yumurta koyan tohumlu ana yumurtalarından ayırmak gerekir.Ana,bir hücreye iki yumurta koysa dahi ,o yumurtalarda bir sıra ve düzen vardır.Yalancı analar,hücrenin dibine değil,yan duvarlarına 3-5-8 adet bile bırakırlar.

Sakacık olan ailelerde işçi arı hücrelerine yumurtlayan işçi arıların tohumsuz yumurtalarından ufacık erkek arılar çıkar.Bu hücrelere konulan yumurtalar geliştikten ve üzerleri kapandıktan sonra ,diğer hücrelere nazaran daha yüksek adeta deve hörgücü gibi bir hal alırlar.Bu anormal yavrular,normal yavruların aksine,sahayı,gayri muntazam bir şekilde kapatırlar.

Sakacık olmuş aileler ,tohumlu yumurtalarla kaplı çerçeve verildiğinde ana hücresi yapsalar dahi sonunda söküp atarlar.Kafessiz ihtiyat ana verildiğinde de onu öldürürler.Tüm bunların yanında ,kendi tohumsuz yumurtalarından ana yetiştirmeye kalkışırlar.Fakat ,bu hücreden de yine erkek arı çıkmaktadır.

Sakacık olan(yumurtlayan) işçi arılar,diğer arılarla aynı şekilde olduklarından,onları bulup öldürmek imkansızdır.Bu hali önlemek için,ilkbaharda haftada bir arı yavruları gözden geçirilmelidir.Sakacık ilerlememişse kafes içerisinde ihtiyat ana vermek,aksi halde diğer bir aileyle birleştirmek veya ikişer üçer çerçevelerini komşu ailelere dağıtmak gerekir.Son durumda ,normal ailelere verilen sakacıklar çabuk kaybolurlar.

Sakacığı ilerlemiş bir aileyi sakacıktan kurtarmak için,şöyle hareket etmek gerekir;Sakacık olmuş böyle aileleri uslandırmak için,öncelikle birkaç defa bol şurup vermelidir.Daha sonra yetişkin yavrulu bir çerçeve verilmelidir.Yavrulu çerçevedeki arılar hücrelerinden çıktıkları gün,yapılan işlemlere paralel olarak bu aileyi kafese kapatılmış ana veya olgunlaşmış ana memesi verilir.Sakacık olmuş ailenin rahatını bozmadan,yani kurcalayıp,sinirlendirmeden bu aileye şurup vermeye devam edilir.İki gün sonra ,ana kafesinin mantarı çıkarılır.Kafes yerine konur.Ananın çıkarılması arıların kendilerine bırakılır.

Ballık verilerek yuvası genişletilmiş fakat,araya ana ızgarası konmuş kovanlarda da ana olduğu halde dahi sakacıklar görülebilir.Keza.nektar toplama bakımından kısır olan yıllarda ana ızgarası yüzünden sakacıklar görülmü

ştür.
Arıları yalancı ana arılardan kurtarmak için daha bir çok yol vardır.
Bunları şöyle sıralayabiliriz
Zayıf , sakacıklı aile gazete kağıdı usulüyle sağlam bir aileyle birleştirilir.Bu aileye bir hafta kadar asla dokunulmamalıdır.Bur haftadan önce karıştırılan kovanlarda anaların öldürüldüğü görülmüştür.
Sakacık olan ailelere tedbir olarak şöyle bir usul uygulayanlar da vardır;. Sakacıklı aileye çok duman verildikten sonra,kafes içerisinde çiftleşmemiş bir ana verilir.Ana kafesten çıktıktan ve çiftleşip yumurta koymaya başladıktan sonra sakacıklarda kaybolur.Anasız aileye verilen ana uzun zaman kafeste kalır veya kafesten çıktıktan sonra hava muhalefeti vs. nedenlerle çiftleşmezse,böyle ailelerde sakacıkların yine meydana geldiği görülür.
Sakacık olmuş aileye arısız ihtiyat ana şöyle de verilebilir. Sakacık olmuş kovan,kuvvetli uçuş saatlerinde kenara kaldırılır.Yerine,kafes içerisinde anası bulunan bir kovan konur.Ertesi günün akşamı ana kafesten çıkarılır.Bu arada sakacık olmuş kovandan bu kovana kafi miktarda işçi arı dolmuştur.Eğer,yeni kovandaki tüm arılar anayı müdafaa edecek kuvvette iseler , sakcık olmuş kovanın her gün çerçevelerinden bir tanesi süpürülerek alınır..Bu çerçeveler üzerindeki arılar eski yerlerine gelirler.Daha evvel anayı benimsemiş arılar,sonradan gelen arılara karşı anayı korurlar.Böylece 5-10 gün içerisinde sakacık olmuş kovanın arıları bu kovana geçerler.Artık anaya da bir şey yapmazlar.Vereceğimiz ihtiyat ananın müdafii olarak bir miktar(bir avuç kadar) arı mevcutsa,ananın kafese alınmasına lüzum kalmaz.Bu durumda,dışardan tedricen gelen arılar anaya asla dokunmazlar,dokunsalar dahi anayı benimsemiş olan ve onu savunan arılar anayı korurlar.Ananın savunucu olduğu böyle hallerde,kenara kaldırdığımız kovandaki çerçevelerin arılarının eski yerlerine gelmeleri yönünden süpürülürken yerine birkaç çerçevenin arıları dahi verilebilir.
Kafese konmadan ana landırılabilir mi?
Yerinden kaldırılıp 100 metre uzağa götürülerek arıları silkilen yalancı analı kovanın arıları,yerine bırakılmış boş bir kovanın içinde toplanarak,bir köşeye veya tabana,tavana yumak yaparlar.Bu arı kümesi olduğu yerde 48 saat kalır.Bu süre zarfında ,anası olmadığı için kaçmaz.Anasız şaşkın bir oğul arısı gibi kalarak,bir anaya şiddetle ihtiyaç hisseder.Bunlara kafessiz ana verilebilir.Uçma deliğinden ,verilen ana onlarla kaynaşır.Bir gün sonra başka kovanlardan alınan yavrulu ballı çerçeveler verilir. Silkilen yalancı analı kovandan çıkan,çerçevelerde başka kovanlara verilir.

ARILARDA YAĞMACILIK
Yağmacılık,büyük nektar toplamadan evvel,sonbaharda,nektar toplamadan sonra,yazın nektarsız geçen günlerde,kışın sıcak havalarda ,yani,nektar toplama tamamen kesildikten sonra,arıcının ihmali yüzünden zayıf,anasız,hasta vb. arı ailelerine kuvvetli ailelerin saldırmaları halidir.
Eğer,bir arılığın arıları,diğer bir arılığın arılarına saldırıyorlarsa,bunun kabahati yağmacılığı yapan arı sahibine değil,arıları yağmacılığa uğrayan arılığın sahibine yüklenmelidir.
Nektar toplama kesildikten sonra,kovanın üzeri tedbirsiz açılırsa yağmacı arılar onun üzerine üşüşürler.Arılar yan taraftan köşeden,yukarı taraftan çerçeveler arasına sokulmaya çalışırlar.,hırsızlık yapmaya gayret sarf ederler.Hırsızlık yapmak için uçan,dolaşan arıları tanımak çok kolaydır.Hırsız arılar kovan etrafında uçarak,içeriye girecek delik ararlar.Buldukları çatlak veya delik etrafında toplanırlar.Görünmeden içeriye sokulmaya çalışırlar.Aynı zamanda uçma deliğinin önünde muhafız arıları kovarak birbirlerini didikleyip ,çekiştirirler.Daha sonra bu hırsız arılar işi ilerleterek,zorla kovana sokulurlar.Yağma edilen kovanın önüyle,yağma eden kovanın önünde akşam geç saatlere kadar iyi nektar toplama zamanındaki gibi bir uçuş başlar.Halbuki,normal hallerde arı aileleri bu zamanlarda uçuşlarına son verirler.
Hırsızlık yapan aileyi öğrenmek oldukça kolaydır.Şöyle ki,yağma edilen ailenin uçma deliği ince elek ile kapatılır.Uçma deliği önüne toplanan arıların üzerlerine un serpilir.Daha sonra arılık dolaşılarak una bulanmış arıların hangi kovana girdikleri tespit edilir.Böylece hırsız aile bulunmuş olur.
Arılıkta yağmacılık genişleyince ,çok kısa zamanda yağmacılığa uğrayan ailenin balı talan edilirken,arıları da öldürürler. Bundan sonra yağmacılık ,diğer kovanlara ve arılığa yayılır. Topyekün savaş ve birbirlerini tartaklama içerisinde arılığın bir çok kovanı telef olarak elden çıkarırlar.Bu gibi hallerde arılığın manzarası acı ve heyecan vericidir.Kuvvetli gürültü çıkararak karma karışık uçan arılar havada karışırlar.Kovanların konma tahtaları ,kovanlardaki çatlaklar ve ön kenar tahtalarının üzerleri içeriye girmeye çalışan arılarla tamamen dolar.Bazen,bir arılıktaki arılar diğer bir arılıktaki arılara baskın yaparlar.Sonuçta baskına uğrayan taraf mahvolur.
Yağmacılığa başlangıçta meydan vermemek gerekir.Aksi halde sonradan önüne geçmek çok güç,hatta imkansızdır.

YAĞMACILIĞA KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Arılarda hırsızlığın başlaması nektar toplama azaldığından arı ailesinin kuvvetine göre uçma deliklerinin küçültülmesi gerekir.Bu küçültme duruma göre asgari bir santimetre kadar olur.Kovanların muayenesi sırasında (nektar toplama azalmışsa),balın öteye beriye dökülmemesine dikkat etmelidir.Bal yere dökülmüşse ,üzeri toprakla kapatılmalıdır.Yazın sıcak günlerinde nektar toplama kesilmişse,kuvvetli ailelerin uçma delikleri ince elek teli ile kapatılmalı,dar bir açıklık bırakılmalıdır.Bu böyle elek teli ile geniş hava yeri bırakılmazsa ,arıların sıcaktan perişan olma ihtimalleri vardır.
Nektar gelmediği zamanlarda,bal alırken veya kovana bakmak gerektiğinde ,yağmacılık olmaması dahi,kovanın uçma deliği bir santimetreye kadar küçültmelidir.Bu bir tedbirdir.Yağmacılık çıkmışsa ,bilahare kovanın uçma deliği normal bir hale getirilir.Ayrıca;Sıcak bölge veya memleketlerde kovanlar gölgeli yerlere konulmalıdır.Çünkü,sıcağa maruz kalan bal ve mum yumuşayacak ve bunlar kokuları ile arıları cezbedeceklerdir .Arılıkta bal bulaşmış eşya bırakılmamalıdır.Bala bulaşmış eşyalar ve kovanlar ıslak bezle iyice silinerek yıkanmalıdır.
Kovanların çatlakları kağıt veya paçavra ile tıkanmalı ve hamur veya çamur ile sıvanmalıdır.
Yemlikler,gündüz arıların üzerlerinde bırakılmamalıdır.
Kovanlar muayene edildiğinde;kullanılan körük dumanı ile kullanılan sandık ve örtüler de arılar tarafından takip edilirler.Kovanlar muayene edildiğinde ,körük ve diğer kullanılan eşyalar,muayene edilen kovandan çok uzakta,bir başka kovanın yanına bırakılmalıdır.Yağmacı arılar bu eşyaların etrafında toplanacaklarından,diğer taraftaki kovan daha kolay kontrol edilir.
Fakat,bir iki kovan muayene edildiğinde,yağmacı arılar buna da alışarak güçlük çıkarırlar.Böyle anlardan arılığın çeşitli yerlerinde yakılan ot,tezek,sap vb. dumanlarından istifade edilebilir.

BİR KOVANDA İKİ ANA ARI
Bazen bir arı ailesi içerisinde iki,hatta daha fazla yumurtlayıcı ana olduğu görülür.Bu bir tesadüf değildir.Bu durum arı ailelerinin kendi inisiyatifleriyle,ana arılarını gerçekleştirecekleri zamanda,yeni ananın zifaf uçuşuna çıkarak döllenip kovana dönmesi ve yumurtlamaya başlamasına kadar,eski ve yaşlı anayı öldürmeyerek bir tedbir alarak kovanda bırakmaları da rastlanır.Onların karşı karşıya gelip çatışmasına,birinin diğerini öldürmesinde müsaade etmezler ,nektar akımının gür olduğu sürece .Ana ve kızın yumurtlamasına izin verirler.Bal özü akımı kısırlaşınca yaşlı anayı öldürüp atarlar.

ARILARIN KOVANLARINI TERK ETMELERİNİN NEDENLERİ
Çoğu kez oğul kovana yerleştirildikten sonra aşağıda sıralanan sebeplerden ötürü kovanı terk ederler.Şöyle ki ; 1-Kovanda kötü bir koku vardır.2-Kovan uzun müddet güneşe maruz kalmıştır.3-Fazla sıcaklık tesiri ile havasızlık olmuştur.4-Eski ,bozuk gömeçler vardır.5-Kovanda ana yoktur.6- Oğulun yerleştirildiği kovan küçüktür.
Yuvasını ilkbaharda terk eden arı ailelerine de rastlanır.Bunun nedenleri.1- Yuvaların çok dar olması.2-Yuvada çok bal bulunması.3-Gömeçlerin güveli veya küflenmiş,olması da arıların kovanı terk etmelerine sebep olur.4-Açlıktan kovanlarını terk eden arı aileleri de vardır. 5-Yuvada bal miktarı bol olduğu,yumurta koymaya ve yavru yapmaya yer bulunmadığı zamanlarda da arı aileleri yuvalarını terk ederler..Bu halin sebebi şimdiye dek arıcılarca anlaşılmamıştır.6-Bazı ufak arı aileciklerinin anaları çiftleşme uçuşuna çıktıklarında arılarda ananın peşine takılarak,bir daha yuvaya dönmezler.7-İlkbaharda kovanda 10-15 işçi arı ile beraber ana arı da bulunur ve kovanda bal ve temiz,hastalıksız petekler olursa,bunun baş nedeni Varroa zararlısıdır.Yuvasını terk eden arı ailelerinin ekserisi zayıf ailelerdir.Kuvvetli bakımlı arı ailelerinin yuvalarını terk etmeleri çok ender rastlanan bir haldir.

KOVAN ÖNÜNDE GÖRÜLEN CÜCE-SAKAT-KANATSIZ ARILAR
Kovan önünde görülen bu gibi sakat,cüce,kanatsız,zayıf arılar mutlaka varroa zararlısı veya nosema hastalığından ileri gelmez. Kovanların önünde bu hali gören birçok arıcılar varroa mücadelesi , nosema tedavisi yaptıkları halde bu gibi arılara rastlayınca telaşa kapılırlar.Tüm gerekenleri yaptığım halde bu nedir diye oraya buraya sorar veya gereksiz ilaçlamalara devam ederler.
Bu hal mutlaka herhangi bir hastalık veya zararlılardan meydana gelmez.
Kovandaki üç çeşit arıların her birinde dahi tek tük rastlanan bu anormallikler ;Arı salkımı dışında,yani çerçevelerin alt ve yan kısımlarında yayılmış ve üşümüş ana ,işçi ve erkek arılarda da görülür.
Sakat kısa hortumlu,tek kantlı ,tek antenli,noksan bacaklı,kısa ve yırtık kanatlı arılar açık veya kapalı petek hücrelerinde üşümelerinden,muayeneler veya yer değiştirmelerde veya çerçevelerin silkelenmesinde sarsılmalarından, güneşe maruz kalmalarından,susuzluk çekmelerinden vs. gibi sebeplerden de ileri gelir.
Unutmayalım ki ,yurdumuzda ilkbaharın çok kararsız havalarında bazen gündüz ısı 25-30 dereceye dahi çıktığının gecesinde eksi 6-10 dereceye kadar inebiliyor.Gece üşüyen arılar çerçeveler üzerindeki salkımlarını daraltıp birbirlerine yaklaşınca,çerçeve yanlarındaki yavrular üşüyorlar.Tabi ki daha doğmadan sakatlanıyorlar.Arı ailesinin ve hatta diğer hayvanların,insanların bile; zayıf ,cılız ve toplumuna faydalı olmayacağını anlayan aile onları toplumdan dışlayarak dışarı atıyor.

KOVANDAN ÇIKARILAN ERKEK ARILI PETEKLERİN VE YAVRULARIN TEMİZLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Yaşlı analar ile yalancı analı kovanlardaki,işçi arı gözlerine bırakılan yumurtalardan erkek arı çıktığı belirtilmişti.Bu gibi çerçeveleri kovandan çıkarıp atmaktan ise onları hücre içinde öldürüp ,kuvvetli kovanların ballıklarında senelerce,süzme bal üreteme için kullanmak mümkündür.
Erkek arı yavrularının üzeri sırlanmış ise,bunları bal bıçağı veya tarakla bozulup bal süzme makinesin de boşaltılabileceği gibi ,arılarda kovandan yorulmadan temizleyip atabilirler.
Soğuk su içine sokulan veya birkaç gün dışarıda bırakılan yavrular ölür.Sırı bozmadan da verilirse arılar temizleyebilir.
Üzeri henüz kapanmamış erkek arı hücrelerinde arı sütü vardır.Temiz bir suya sokulup silkilirse suda kolay eriyen süt suya geçer.Bu su süzülüp buz dolabına konulup içilebilir.Kevgirde kalan sürfelerde yağda kavrulup yenilebilir.Protein kaynağıdır.Civciv ve tavuklara verilerek de değerlendirilir




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder